Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 13. Hukuk Dairesince;
“Davacı şirket, ölü Av. ...'ın vekilleri olarak dava dışı ... İnş. taahhüt ve madencilik San. Tic. Ltd. Şti, ile ... ve arkadaşları aleyhine vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/13 esas sayılı dosyasında ihtiyati tedbir talepli tapu iptal ve tescil davası açtığını, mahkeme hâkimi Necdet Ufuk Alaybeyoğlu 25.01.2005 tarihinde talepleri gibi "Erdemli ilçesi, Kızkalesi kasabasında bulunan 109 ada 6 nolu parsel üzerindeki a blok 6-7-8-9-13 ve 24 nolu bağımsız bölümler ile aynı yerde bulunan 109 ada 7 parsel üzerindeki A blok 2 nolu ve B blok 8-13-14-17 nolu bağımsız bölümlerin o davanın davalıları adına kayıtlı ise üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına" karar verdiğini ve fakat aynı gün tapu sicil müdürlüğüne yazılan ve teslim edilen müzekkerede ise ara kararına aykırı olarak "Erdemli İlçesi Kızkalesi kasabasında bulunan 109 ada 6 parsel üzerindeki A blok 6-7-8-9-13 ve 24 nolu bağımsız bölümleri ile aynı yerde kaim B blok 13-14-17 nolu bağımsız bölümlerinin tapu kayıtları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini, ara kararda yer alan bir kısım bağımsız bölümler üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesine rağmen tapuya yazılan müzekkerede tedbir kararı konulduğunun bildirilmediğini, ihtiyati tedbir kararına aykırı yanlış, eksik ve değiştirilmiş şekilde işlem yapıldığını, ayrıca hakimin davanın 3.3.2005 günlü duruşmasında; ara kararıyla tapu sicil müdürlüğüne yazılan müzekkereye yanıt yok denildiği halde bu hususta yeni bir ara karar tesis etmediğini, sükut geçerek duruşmanın 21.6.2005 tarihine talik edildiğini, mahkemece 15.12.2005 günlü ara kararıyla yeniden davaya konu taşınmazların akit tablolarının istenmesine karar verildiğini, talebi üzerine mahkemenin 24.1.2006 günlü ara kararıyla A blok 4. kat 7 nolu 5. kat 9 nolu 7. kat 13 nolu bağımsız bölümlerin tapu kayıtları üzerindeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verildiğini, tapu sicil müdürlüğünün 1.2.2006 günlü yazıları ile de A blok 6-7-8-9-13-24 nolu ve 109 ada 7 parseldeki A blok 2 B blok 8-13-14-17 nolu bağımsız bölümlerin muhtelif tarihlerdeki satışlarına ilişkin resmi senet suretlerinin yazıları ekinde gönderildiğinin bildirildiğini, mahkemece verilen kararın temyizi üzerine hükmün Yargıtayca bozulduğunu, 6.3.2008 günü duruşmada bozma kararına uyan mahkemenin 109 ada 7 parsel üzerinde bulunan B blok 13 nolu bağımsız bölümün yine aynı parsel üzerinde bulunan A blok 2 nolu bağımsız ile B blok 8 nolu bağımsız bölümün yine aynı parsel üzerinde bulunan B blok 14 ve 17 bağımsız bölümün tapu kayıtlarının iptali ile müvekkil davacı adına kayıt ve tescili ile dava konusu taşınmazlar üzerine konulan tedbirlerin karar kesinleşinceye kadar devamına karar verildiğini bu kez bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtayca kararın HUMK 186. maddesinden bozulduğunu, aşamalardan geçerek kararın 11.6.2012 gününde kesinleştiğini ilgili hâkim tarafından ihtiyati tedbir kararına uygun olarak tapu sicil müdürlüğüne müzekkere yazılıp gönderilmiş olsaydı ve diğer dava dışı davalıların da davayı takipte gerekli dikkati ve özeni göstermiş olsalardı sözü edilen davaya konu ve tapuların iptali ile müvekkilleri adına tapuya tescillerine karar verilen 109 ada 7 parsel A blok 2 nolu daire ile B bloktaki 8-13-14 ve 17 nolu dairelerin el değiştirmemiş ve müvekkilin bir zararı da doğmamış olacağını, bu nedenle 50.000 TL tazminatın olay tarihinden işleyecek ticari faizi ile davalı hazine ile dava dışı tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 27.11.2013 tarihli cevap dilekçesinde dava şartlarının gerçekleşmediğini davanın esastan reddini dilemiştir.
Mahkememizce Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/45 esas sayılı dosyası celbedilmiş incelendiğinde; davacının ...İnşaat, davalıları ..., ... ...., ...., ...., ... İnşaat taahhüt ve madencilik Tic. Ltd. Şti. İlyas Çağlayan, dâhili davalıların ...,..., ...,... ve ... olduğu, davanın tapu iptal ve tescil davası olduğu, mahkemece 19.10.2006 tarihinde davanın reddine karar verildiği, davacının temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/3297- 5445 sayılı ilamında davalı ..., ... ve ... aleyhine açılan davanın reddinin “ davacı ...İnşaat Turizm Ltd. şirketinin elinde bulunan bağımsız bölümleri satmak amacı ile ....’ı vekil tayin ettiği ve vekaletin bu amaçla verildiği dosya kapsamı ile sabittir. O halde vekaletin hile ile alındığını söyleme olanağı yoktur.Ancak, değinildiği üzere davacının gerçek iradesi taşınmazların rayiç değeri üzerinden satışının sağlanmasına yöneliktir. Esasen vekaletname de bu sebeple verilmiştir. Oysa vekil İlyas Çağlayan’ın vekil edenin iradesine uygun şekilde hareket ederek taşınmazları satması gerekirken kendi menfaatine kullanarak davalılardan almış olduğu borcun teminatı olarak davalılara teminat mukabili temlikte bulunduğu ve taşınmazların satış suretiyle intikal ettirildiği dosya kapsamı ile sabittir. Diğer taraftan taşınmazların akitte gösterilen değerleri ile belirlenen gerçek değerleri arasında fahiş fark bulunduğu gibi, taşınmazları edinen davalıların vekaletle taşınmazları edindikleri gözetildiğinde vekile verdikleri para karşılığında teminat olarak taşınmazları edinmelerinde iyiniyetli oldukları söylenemez.
Anılan bu olgular ve bulgular yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde vekilin vekil edeni zararlandırma kastı ile hareket ederek taşınmazların temlikini sağladığı, böylece vekalet görevinin kötüye kullanıldığı kabul edilmelidir.Öte yandan, davalı şirket ile davacı şirket müdürü olan Kemal arasında yapılan sözleşmenin de hukuken belirlenen bu somut olguyu açıklar nitelikte olmayacağı açıktır. Hal böyle olunca, feragat edilen taşınmazlar dışındaki vekil tarafından davalılara temlik edilen taşınmalar bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.” Denilerek davacının temyiz itirazlarını kabulüyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. mahkemece 6.3.2008 2007/491 esas 2008/50 sayılı karar ile 109 ada 7 parseldeki B blok 13,14,17, aynı parsel A blok 2 ile B blok 8 nolu bağımsız bölümlerden davanın kabulüne karar verilmiş bu kez Yargıtay bir kısım dairelerin dava sırasında devredildiğinden HUMK 186 maddesinden hükmü yeniden bozmuştur. Bozma sonrasında mahkemece son kayıt maliklerinin iyiniyetle taşınmazları satın aldıkları gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmesini onamış ve karar kesinleşmiştir. Böylece mahkemece davanın Erdemli İlçesi Kızkalesi kasabası 109 ada 6 parsel üzerinde bulunan A blok 7-9-13 bağımsız bölümlerle B blok 6-8-24 nolu bağımsız bölümler ile ilgili davanın feragat nedeniyle reddine, Erdemli İlçesi Kızkalesi kasabası 109 ada 7 parsel üzerinde bulunan B blok 13-8-14 ve 17 nolu bağımsız bölümler ile A blok 2 nolu bağımsız bölüm hakkındaki davanın reddine karar verildiği Yargıtay 1. Hukuk dairesinin 2011/9984 esas 2011/9810 karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar düzeltme isteminin de reddine karar verilerek hükmün 11.6.2012 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Davacı şirket 24.1.2005 havale tarihli dilekçe ile Erdemli Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı davasında mahkemece tensiben 109 ada 6 parseldeki A blok 6-7-8-9-13 ve 24 nolu bağımsız bölümler ile aynı yerde bulunan 109 ada 7 parsel üzerindeki A blok 2 nolu ve B blok 8-13-14-17 nolu bağımsız bölümlerin üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş bunun üzerine tapu sicil müdürlüğü 27.01.2005 tarihinde verdiği cevabında ilgi yazıdaki parsellere tedbir konulduğunu beyan ettiği yazı dosyaya girmiştir. Bu yazı dosyaya girmekle tarafların incelemesi sorumluluğu da doğmuştur. Buradan davacı tarafın hangi parsellere tedbir konulup konulmadığını da kolaylıkla denetleyebilmesi gerekir. Tapu müzekkeresinde yanlışlık yapılması, bazı bağımsız bölüm numaralarının yazılmaması veya ilgisiz parsellerin müzekkereye derç edilmesi kısaca kurulan karara kısmen aykırı müzekkere yazılmasında ve bunu hakiminin kontrol etmeden imzalaması ve bunun uzun süren yargılama aşamasında fark edilmemesinde hakime yüklenecek kasıt veya ağır kusur yoktur. Çünkü yargılama aşamasında bizzat davacı şirket temsilcisi tarafından mahkemeye dilekçe verilerek bazı bağımsız bölümlerin üzerine konulan tedbirlerin kaldırılmasının istendiği, bazı bağımsız bölümlere dava dışı şahısların adına olması nedeniyle sonradan tedbirin kaldırıldığı görülmektedir. Tapu kayıtlarının istenmesini davacı talep etmedi ise hangi taşınmazlara tedbir konulup konulmadığını tarafların kolaylıkla mahkeme dosyasından takip etmelerinde veya bunu mahkemeden talep etmelerinde bir engel yoktur. İlk duruşmadan kararın kesinleştiği son duruşmaya kadar geçen süre içinde bu hatanın fark edilmemesinin kusuru hakime yüklenemez. Kaldı ki mahkemece 19.06. 2006 tarihinde karar verilirken bile tedbirin devamına karar vermesi hakimin kötü niyetli olmadığını gösterir. Tüm bu nedenlerle devlet aleyhine açılan işbu davanın reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarda açıklandığı üzere:
1- Davanın ESASTAN REDDİNE, davacının 6100 sayılı HMK 49. maddesi gereğince 600 TL disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına,
2- Davanın reddi nedeniyle alınması gerekli 25.20 TL maktu karar ve ilam harcının hazineye irat kaydına fazla alınan davacıya iadesine,
3- Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.800,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı Hazineye verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Karar kesinleştiğinde dosya arasındaki Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/45 Esas sayılı dosyasının mahalline iadesine,”
Dair oybirliği ile verilen 10.02.2015 gün ve 2013/4 E., 2015/1 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dışı Av. A....’ın vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesine ihtiyati tedbir talepli tapu iptal ve tescil davası açtığını, mahkeme hâkimi N...’nun talepleri gibi “Erdemli ilçesi Kızkalesi kasabasında bulunan 109 ada 6 nolu parsel üzerindeki A blok 6-7-8-9-13 ve 24 nolu bağımsız bölümler ile aynı yerde bulunan 109 ada 7 parsel üzerindeki A blok 2 nolu ve B blok 8-13-14-17 nolu bağımsız bölümlerin davalılar adına kayıtlı ise üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına” karar verdiğini, fakat Tapu Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkerede ara kararına aykırı olarak “Erdemli İlçesi Kızkalesi kasabasında bulunan 109 ada 6 parsel üzerindeki A blok 6-7-8-9-13 ve 24 nolu bağımsız bölümleri ile aynı yerde kain B blok 13-14-17 nolu bağımsız bölümlerinin tapu kayıtları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına” karar verildiğinin yazıldığını, ihtiyati tedbir kararına aykırı, yanlış, eksik ve değiştirilmiş şekilde işlem yapıldığını, ihtiyati tedbir kararına uygun olarak Tapu Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılıp gönderilmiş olsaydı 109 ada 7 parsel A blok 2 nolu daire ile B bloktaki 8-13-14 ve 17 nolu dairelerin el değiştirmeyeceğini ve müvekkilinin zarara uğramayacağını ileri sürerek 50.000,00 TL maddi tazminatın davalı hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili davacının iddiasına dayanak yapılan davanın henüz kesinleşmediğini, sorumluluğu ispata yarayacak yeterli delilin sunulmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan hakim yargılamaya katılmamış ve beyanda bulunmamıştır.
Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
HGK. 10.05.2017 T. E: 2015/1780, K: 925