".......Davacı vekili, davalıların sürücüsü ve maliki olduğu aracın tam kusurlu olarak yaya müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin hayati tehlike geçirdiğini, beyninin bir kısmının ameliyatla alındığını, özel sağlık bakım evinde tedavi ve bakımının devam ettiğini, altının bezlendiğini, kazadan önce kimya mühendisi olduğunu, elem çektiğini, faturasız olanlar dışında 39.740,56 TL tedavi gideri yaptığını beyanla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL manevi, 39.740,56 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, Yargıtay ilgili bozma ilamından sonra 29.9.2015 tarihli son celsede işgücü kaybı ile ilgili bir taleplerinin bulunmadığını, taleplerinin tedavi ve yol giderlerinden ibaret maddi tazminat ile manevi tazminata ilişkin olduğunu, maddi tazminatı ihbar olunan sigorta şirketinden tahsil ettiklerini, 26.872 TL bedel aldıklarını, ayrıca davalı Ç...’den 15.000 TL tutarında ve manevi tazminat adı altında bedelin kendilerine ödendiğini, maddi ve manevi tazminat bedelinin ilk karar gereğince ödendiğini beyan etmiştir.
Davalılar vekili, 29.9.2015 tarihli son celsede davacı tarafa tedavi ve yol gideri olmak üzere toplam 38.000 TL küsur bir bedel ödendiğini, bu bedel içerisinde manevi tazminatın da bulunduğunu, icra takibi sonucundaki kapak bedelini davacı vekilinin hesabına yatırdıklarını savunmuştur.
Mahkemece, Yargıtay ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın konusunun kalmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça vekalet ücreti ve yargılama gideri takip ve tahsil edildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece aleyhine kurulan ilk hükmü sadece davalı Ç... temyiz edip davalı F.. temyiz etmediğinden, ilk hüküm davalı F.. bakımından kesinleşmiş olup işbu davada bozma ilamı sonrası verilen davanın konusunun kalmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığı kararını temyiz etme hakkı bulunmadığından, aleyhine de durum yaratılmadığından, davalı F.. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı tarafça bozma ilamı öncesi davalılar aleyhine tedavi ve yol gideri ile manevi tazminat talepli açılan Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18.9.2008 tarihli, 2005/356 Esas ve 2008/278 Karar sayılı dosyasında dava kısmen kabul edilerek 6/8 (%75) kusur oranına göre davalılar aleyhine 29.805 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş, hükmün davalı Ç... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 5.4.2010 tarihli, 2009/7923 Esas ve 2010/3876 Karar sayılı ilamıyla hukuk ve ceza davasında alınan kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için hükmün davalı Ç... lehine bozulmasına karar verilmiş, sair temyiz itirazları incelenmemiştir.
Davacı tarafından İstanbul Anadolu (Eski Pendik) 9. İcra Dairesi’nin 2008/10035 sayılı icra dosyası ile davalılar aleyhine 26.11.2008 tarihinde, 18.9.2008 tarihli ilamda hükmedilen 29.805 TL maddi tazminattan ihbar olunan zorunlu trafik sigorta şirketince 15.12.2006 tarihinde ödenen 26.872 TL’nin mahsubuyla bakiye 6.770 TL maddi tazminat, 15.000 TL manevi tazminat, 1.205 TL maddi faiz, 4.601 TL manevi faiz, 1.208,50 TL bakiye ilam harcı, 1.108,05 TL yargılama gideri ve 3.780,50 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 33.673,05 TL'nin tahsili için ilamlı icra takibi başlatılmıştır.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, yeni kusur bilirkişi raporları aldırılmış, yeni bilirkişi raporlarında davalı sürücü Ç... kazada %35 oranında kusurlu bulunmuştur. 29/09/2015 tarihli celsede davacı vekili işgücü kaybı ile ilgili bir talepleri olmadığını, taleplerinin tedavi ve yol giderlerinden ibaret maddi tazminat ile manevi tazminata ilişkin olduğunu, maddi tazminatı ihbar olunan sigorta şirketinden tahsil ettiklerini, 26.872 TL bedel aldıklarını, ayrıca davalı Ç... tarafından da 15.000 TL tutarında ve manevi tazminat adı altında bir bedel ödendiğini beyan etmiş, davalı Ç... vekili tedavi ve yol gideri olmak üzere maddi ve manevi tazminat olarak toplam 38.000 küsur TL ödendiğini, bu bedelin içinde maddi ve manevi tazminat bedeli de bulunduğunu, icra takibi sonucundaki kapak bedelini davacı vekilinin hesabına yatırdıklarını beyan etmiş, mahkemece davanın konusunun kalmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalı Ç... tarafından sunulan banka ekstresinde davacı vekili hesabına 5.1.2009 ve 6.1.2009 tarihlerinde 25.000 TL, 10.040 TL ve 755 TL yatırıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucu aldırılan bilirkişi raporlarında davalı Ç... lehine kusur oranı %75’ten %35’e düşmüştür. Hesap bilirkişisi tarafından bozma ilamı öncesi belirlenen toplam maddi alacak miktarı 39.740,56 TL olup, bozma sonrası tespit edilen %35 kusur oranına göre davalı Ç...’in ödemesi gereken maddi tazminat tutarı esasen 13.909,196 TL’ye tekabül etmekle birlikte, davalı Ç...’in kullandığı aracın dava dışı zorunlu trafik sigorta şirketince davacıya 15.12.2006 tarihinde 26.872 TL maddi tazminat ödenmiş, davacı tarafça sigorta şirketinin maddi tazminat ödemesi ilk hükmedilen maddi tazminattan mahsup edilerek bakiye 6.770 TL maddi tazminat, 15.000 TL manevi tazminat ve ferileri bakımından başlatılan toplam 33.673,05 TL bedelli icra takibi sonucunda davalı Ç... tarafından davacı vekili hesabına 25.000 TL, 10.040 TL ve 755 TL ödeme yapılmıştır. Müşterek müteselsil sorumlulukta borçlulardan birinin borcu ödemesi ile diğer borçlu da borçtan kurtulur. Bozma ilamı sonrası yapılan yargılamada yeni kusur durumuna göre davacı tarafın hak edeceği maddi tazminat tutarı, davalı Ç...’in kullandığı aracın dava dışı zorunlu trafik sigorta şirketince daha önceden yapılan ödemeyle fazlasıyla karşılandığından maddi tazminata ilişkin borç sona ermekle, maddi tazminat bakımından davanın konusunun kalmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, davalı Ç... tarafından davacı tarafa icra kanalıyla fazladan yapılan maddi tazminat ödemesinin 2128 Sayılı İİK 40. maddesindeki icranın iadesi hükümlerine göre ileride davacıdan talep edilebilmesi hakkı bakımından, hükmün gerekçesinde davalı Ç...’in yeni kusur oranına göre aslında sorumlu olması gereken maddi tazminat miktarı bakımından da bir tespitte bulunulması gerektiğinin gözetilmemesi doğru değildir.
3-Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle açılan Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18.9.2008 tarihli, 2005/356 Esas ve 2008/278 Karar sayılı dosyasında dava kısmen kabul edilerek davalı sürücü Ç...’in 6/8 (%75) kusur oranına göre davalılar aleyhine maddi tazminat yanında 15.000 TL manevi tazminata da hükmedilmiş, hükmü sadece davalı Ç... temyiz etmiş, hüküm Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 5.4.2010 tarihli, 2009/7923 Esas ve 2010/3876 Karar sayılı ilamıyla hukuk ve ceza davasında alınan kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için davalı Ç... lehine bozulmuş, sair temyiz itirazları incelenmemiştir. Davacı tarafça ilk ilam üzerine maddi tazminat ve ferileri yanında, 15.000 TL manevi tazminat alacağı için de davalılar aleyhine ilamlı icra takibi başlatılmış, davalı Ç... icra kanalıyla davacı hesabına diğer kalemler yanında tarafların da kabulünde olduğu üzere 15.000 TL manevi tazminat ödemesi de yapmıştır. Mahkeme tarafından bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucu aldırılan bilirkişi raporlarında davalı Ç...’in kusur oranı %75’ten %35’e düşmüştür. Mahkemece davalı Ç... tarafından yapılan ödemeler nedeniyle manevi tazminat bakımından da davanın konusunun kalmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dosya içerisinde herhangi bir ibranameye rastlanamamıştır. İlamlı icra emrine itiraz etme hakkı olmayan ve bu nedenle hakkındaki icra takibi kesinleşen borçlunun, takibi durdurabilmek için bu borcu cebri icra tehdidi altında ödemekten başka çaresi yoktur. Somut olayda iradi olarak borcun ödenmesinden bahsedilmesi mümkün değildir. Ayrıca ilk ilamda %75 kusur oranına göre davalı Ç... aleyhine 15.000 TL manevi tazminata hükmedildiği halde, bozma ilamı sonrası davalı Ç...’in kusur oranının %35’e düşmesi sonucu, yeni kusur durumu, maluliyet derecesi, ekonomik ve sosyal durum, duyulan acı gibi nedenler dikkate alınarak ilk ilamda belirlenen manevi tazminattan daha düşük miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, manevi tazminat miktarında yeniden açıkça bir belirleme yapılmadan ve gerekçesi de belirtilmeden, davalı Ç...’in sanki ilk kararda hükmedilen miktarla aynı miktardaki manevi tazminatı ödemesi gerektiği ya da değişen kusur durumuna göre daha az miktarda ödemesi gereken manevi tazminatı zaten fazlasıyla ödediği düşünülerek (bu halde davalı Ç...’in ilamlı icra kanalıyla yaptığı manevi tazminat ödemesinin, lehine değişen kusur durumuna göre fazladan ödemiş sayılacağı kısmı bakımından 2128 Sayılı İİK 40. maddesindeki icranın iadesi hükümlerine göre ileride davacıya başvurabilme hakkına halel gelmesi sonucuna da yol açacak şekilde), ilk ilamda hükmedilen ve davalı Ç... tarafından icra kanalıyla yapılan 15.000 TL manevi tazminat ödemesi nedeniyle manevi tazminat bakımından davanın konusunun kalmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir...."
17. HD.'nin 20.06.2017 tarihli kararı için tıklayın.