Tacirler arası haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istem-

Tacirler arası haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, organizasyonun tamamen iptal edilmeyip otelde gerçekleştirildiği anlaşılmış olup, bu haliyle sonradan yapılan etkinliğin dava konusu zarar kalemlerine etkileri, önceki etkinlik için hazırlanan reklam, afiş vb. malzemenin oteldeki etkinlikte de kullanılıp kullanılmadığı açıklığa kavuşturulmadan, elde edilen gelirin, davaya konu kazanç kaybına etkisi ile iptal edilen stant bedellerinin kalem kalem bilirkişi raporunda yazılıp karşılaştırması yapılmadan eksik inceleme ile maddi tazminat isteğinin kabulüne karar verilemeyeceği- Bir tüzel kişinin kişisel haklarından olan (adı, şerefi, onuru ve itibarı gibi) varlıklarına yapılan saldırının; bu manevi değerlerinde bir eksilmeye (manevi zarara) sebep olacağı- Meydana gelen olayda, şirket tüzel kişiliğine yönelik ticari itibarını zedeler nitelikte bir saldırı ya da manevi tazminatı gerektirir bir husus bulunmaması halinde, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-

"..Dava, tacirler arası haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili; müvekkili şirketin 2002 yılından beri her yıl ocak ayı başında ...'da "... ..." isimli özgün bir ... organizasyonu düzenlediğini, yabancı ülkeden gelen müşteriler ve Türkiye'deki tekstil firmalarının aynı çatı altında toplandığını ve on yıldan beri organizasyonun devam ettiğini, etkinlikerin, eğlence faaliyetleri için ayrı, fuar alanı için ayrı büyüklükte olmak üzere iki ayrı geçici yapı sistemi (çadır) kiralamak suretiyle gerçekleştirildiğini, son üç yıldır davalı şirketin bu hizmeti sağladığını, 09-15 Ocak 2012 tarihleri arasında yapılacak ... oragnizasyonu için de ...'da kurulmak üzere birisi 2.600,00 m2 diğeri 4.000,00 m2 büyüklüğünde iki çadır kiralanması ve kurulması için davalı ile dava dışı ... ... Ticaret Limited Şirketi arasında sözleşme imzalandığını, çadırların 130 km hızla esen rüzgara dahi dayanıklı olduğu belirtilmesine rağmen 01.01.2012 tarihindeki 65 km hızla esen rüzgarda yıkıldığını, bu nedenle pek çok standın malzemelerle ve kiralanan elektronik aletlerle birlikte kullanılamaz hale geldiğini, çadırların fuarın başlangıç tarihinden üç gün önce yıkılması nedeniyle, şirketin binlerce müşteri ve davetlisine verdiği sözü yerine getirememe riskiyle karşı karşıya kaldığını, çözüm olarak ... Otel'in bir katını ... alanına dönüştürmek zorunda kalındığını, ancak alışılmışın dışındaki bu uygulamanın da katılımcıların beklentisini karşılamaktan uzak olduğunu, çadırların yıkılmasının montaj hatasından kaynaklandığının tespit edildiğini belirterek, davalının kusuru nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararlarının tazmini isteminde bulunmuştur.

Davalı vekili; davacının taraf sıfatı olmadığını, müvekkili şirketin sözleşmeyi ... ... Limited Şirketi ile yaptığını, müvekkilinin sözleşme uyarınca geçici yapı sistemini kurup tamamladığını ve 06.01.2012 tarihinde teslim edilecek hale getirdiğini, çadırların tam ve eksiksiz kurulduğunu, ancak hava şartları ve daha önceden vuku bulan olaylar ile davacı ve sözleşmenin tarafı olan diğer şirketin sözleşme edimlerini yerine getirmemesi ve üçüncü kişilerin kusur ve ihmalleri sonucu çadırın yıkıldığını, davalıya ait teçhizatın da zarar gördüğünü belirterek, davanın usul ve esastan reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davalının tam kusurlu ve haksız eylemi sonucu çadırların çöktüğü gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden; olay sırasında fuar alanına kurulan çadırların montajının halen devam ettiği ve kiracıya tesliminin henüz gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca bilirkişi raporlarında da, alüminyum çadır hangar yapısının hava koşullarına bağlı yükler nedeniyle sıcak mevsimlerde kurulması gerektiğinin TÜV uygunluk belgesinde belirtilmesine rağmen, aralık ayında ... Bölgesindeki kış ve dağ koşullarına uygun özel projesi olmayan tip proje ile çadırların kurulmaya çalışılmasının olayın başlıca nedeni olduğu, tasarım ve montaj yükümlülüğünün kiraya verende bulunduğu gerekçesiyle, tüm kusurun davalı firmada olduğu belirtilmiştir.

Mahkemece, davalının kusuru nedeniyle iptal edilen ... dolayısıyla, davacının talep etmiş olduğu gelir kaybı, ve yapmış olduğu reklam, tanıtım vb. malzeme bedeli ile iptal edilen konserler için yapılan giderler yönünden davacının maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir.

... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/5 sayılı değişik iş dosyasında olayın meydana gelişindeki kusurun tespiti yönünden bilirkişi raporu alınmışsa da yıkılan çadır altında kalan malzemeye dair bir değerlendirme ya da tespitte bulunulmamıştır. Dosya kapsamı ve taraf beyanlarına göre, belirtilen ... aynı tarihlerde ve otel ortamında gerçekleştirilmiştir. Öte yandan çadırdaki yıkımın söz konusu malzemeye etkisi, bütün malzemenin çadırda muhafaza edilip edilmediği olguları da tereddütsüz bir şekilde ortaya konulmamış ve bilirkişi raporunda da tartışılmamıştır. Organizasyonun tamamen iptal edilmeyip otelde gerçekleştirildiği konusunda ihtilaf olmadığına göre, bu haliyle sonradan yapılan etkinliğin dava konusu zarar kalemlerine etkileri, önceki etkinlik için hazırlanan reklam, afiş vb. malzemenin oteldeki etkinlikte de kullanılıp kullanılmadığı açıklığa kavuşturulmadan, elde edilen gelirin, davaya konu kazanç kaybına etkisi ile iptal edilen stant bedellerinin kalem kalem bilirkişi raporunda yazılıp karşılaştırması yapılmadan, ayrıntılı, açık ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde maddi tazminat isteğinin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.

3- Tüzel kişinin ekonomik faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlık, onun kişisel değerleri içinde yer alır. Ticari şeref ve haysiyetin çiğnenmesi, onun ekonomik yaşam içindeki yerini ve durumunu sarsabilir. Ekonomik itibar da tüzel kişinin şeref ve haysiyetinin bir görüntüsüdür. Tüzel kişinin ekonomik faaliyetleri de toplum tarafından değerlendirilmektedir ve kişilik haklarından olan onur ve saygınlığı onun korunan değerlerinin başında gelir. Bu sebeple tüzel kişi onur ve saygınlığından vazgeçemeyeceği gibi, bu değerlerini hukuka ve ahlaka aykırı olarak da sınırlayamaz. 6098 sayılı TBK'nun 58. maddesindedüzenlenen manevi zarar, kişinin kişisel çıkarlarında ( haklarında) uğradığı bir eksilmedir. Değişik bir ifade ile, bu zarar çeşidi maddi değerler yönünden değil, manevi değerler yönünden bir eksilmeyi anlatır. Bir tüzel kişinin kişisel haklarından olan ( adı, şerefi, onuru ve itibarı gibi) varlıklarına yapılan saldırının; bu manevi değerlerinde bir eksilmeye ( manevi zarara) sebep olacağı kabul edilmektedir.

Davaya konu olayda, davacı şirket tüzel kişiliğinin maddi kayıplarının olduğu açık ise de; somut olayın niteliği ve olayın gelişim şekli bir bütün olarak değerlendirildiğinde, meydana gelen olayda şirket tüzel kişiliğine yönelik ticari itibarını zedeler nitelikte bir saldırı ya da manevi tazminatı gerektirir bir husus bulunmamaktadır. Bu nedenle, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü usul ve yasaya uygun düşmediğinden, bu durum da kararın bozulmasını gerektirmiştir...."

4. HD. 2.03.2020 T. 1569/1036