"Alacaklı E. Y. tarafından borçlular N. B. ile B.... Kuyumculuk Gıda Oto İnş. Taah. Elekt. Eşya San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine genel haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlular tarafından borca kısmi itiraz edildiği, takibin kısmen kesinleştiği, borçlular vekilinin, icra mahkemesine başvurusunda; takibin kesinleşmesinden sonra taraflar arasında 23/05/2014 tarihli “Protokol” başlıklı sözleşmenin imzalandığını, dosya borcunun ödenmesi için müvekkillerine mehil verildiğini ileri sürerek, takibin 23/05/2014 tarihinden başlayarak 4 yıl süreyle talikini talep ettiği, mahkemece; alacaklı vekilinin, taraflar arasında imzalanan protokolün Beyoğlu 57. Noterliğinin 09/10/2015 tarih ve 22854 yevmiye nolu ihtarnamesi ile feshedildiğine ilişkin beyanına, "her dava ve şikayet, açıldığı tarihteki hukuki durumu gözetilerek hükme bağlanır" ilkesi ve de davalı tarafça savunmanın genişletilmesine, davacı tarafça açıkça muvafakat verilmediği gerekçesiyle itibar edilmeyerek davanın kabulü ile takibin 23/05/2014 tarihinden itibaren 4 yıl süre ile ertelenmesine karar verildiği görülmüştür.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 71/1. maddesine göre borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede, borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir.
Somut olayda; borçlulara ödeme emrinin 09/05/2014 tarihinde tebliğ edildiği, 13/05/2014 tarihinde borçlular tarafından borcun 1.570.000,00-TL. dışındaki kısmına ve bu kısma tekabül eden ferilere itiraz edildiği, 13/05/2014 tarihinde takibin 1.570.000,00-TL. üzerinden devamına, geriye kalan kısım yönünden ise durdurulmasına karar verildiği, takibin kısmen kesinleşmesinden sonra taraflar arasında 23/05/2014 tarihli protokol imzalandığı, borçlular vekilince, alacaklı vekiline, bahsi geçen protokolün feshedildiğine ilişkin Beyoğlu 57. Noterliğinin 09/10/2015 tarih ve 22854 yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiği, 28/10/2015 tarihinde de borçlular vekilince icra mahkemesine başvurulduğu ve bahsi geçen protokole dayanılarak İİK’nun 71. maddesi gereğince takibin ertelenmesi talebinde bulunulduğu görülmektedir. Buna göre; borçluların önce protokolün feshine yönelik ihtarname gönderdikleri, daha sonra da, taraflarınca feshedilen protokole dayanarak takibin ertelenmesi talebinde bulundukları anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” hükmüne yer verilmiştir.
Söz konusu yasa maddesi, emredici nitelik taşıdığından, hâkim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce, kötü niyeti teşvik etmek, en azından ona göz yummak olur. Oysa, bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış, daima mahkum edilmiştir.
Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyiniyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötüniyet iddiasının def'i değil, itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı ilkeleri, gerek 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, gerekse de 8.11.1991 tarih ve 1990/4 esas 1991/3 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/15850 E., 2014/346 K., Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E.5343, K. 7813).
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve genel açıklamalar ışığında; borçluların, protokolün feshine yönelik ihtarname gönderdikten sonra, diğer bir ifadeyle protokol taraflarınca feshedildikten sonra, bu protokole dayanarak takibin ertelenmesi talebinde bulunmaları T.M.K.nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi hallerde savunmanın genişletilmesi de söz konusu değildir.
Öte yandan, mahkemece, her ne kadar “her şikayet açıldığı tarihteki hukuki durumu gözetilerek karara bağlanır” şeklindeki gerekçe ile istem kabul edilmiş ise de, protokolün feshedildiğine ilişkin ihtarnamenin şikayet tarihinden önce gönderildiği gözetildiğinde, bu gerekçenin de yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda istemin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile aksi yönde hüküm tesisi isabetsizdir..."
12. HD.nin 30.05.2017 tarihli kararını ayrıntılı görüntülemek için tıklayın.