Taraflar arasında görülen hakem kararının iptali davası sonucu verilen görevsizlik kararının Ankara 23. Bölge Adliye Mahkemesince temyize tabi bir karar olduğu gerekçesiyle HMK'nın 352. maddesi uyarınca geri çevrilmesi üzerine dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmesi üzerine gereği düşünüldü.....
Mahkemece HMK 410 maddesi uyarınca hakem kararlarının iptal davalarına 20.07.2016 tarihinden itibaren ilk derece mahkemesi olarak bölge adliye mahkemelerinde bakılacağı gerekçe gösterilerek görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosya kendisine gönderilen Ankara 23. Bölge Adliye Mahkemesi'nce 6545 sayılı kanunun 45. maddesi ile 5235 sayılı kanunun 5. maddesinde hakem kararlarının iptali davalarına asliye ticaret mahkemelerinde bakılmasının kararlaştırıldığı, bu nedenle mahkemelerinin görevli olmadığı, sonuç itibariyle hakem kararının iptaline yönelik işbu dava sonucunda verilen kararın inceleme yerinin Yargıtay olduğundan bahisle dosyanın Yargıtay ilgili dairesine gönderilmek için mahkemesine iade edilmiş, mahkemece de dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiştir.
Eldeki uyuşmazlıkta çözüme kavuşturulması gereken iki husus vardır. Bunlar hakem kararlarının iptali davalarında görevli mahkemenin neresi olduğu, buradan hareketle verilen kararın istinaf mı yoksa temyize mi tabi olduğudur.
HMK 410. maddesi açıktır. "Tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme tahkim yeri bölge adliye mahkemesidir".
HMK'nın yürürlüğünden sonra henüz bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmediği dönemde HMK'nın bu hükmü tahkim davalarında görevli mahkemeyi belirleme konusunda sorunlar yaratmıştır. 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı kanunla 5235 sayılı kanunun m.5. III/4'e eklenen hükümle HMK ve MTK'ya göre yapılan tahkim yargılamasında iptal davalarına ticaret mahkemelerinde heyetli olarak görülüp sonuçlandırılacağı belirtilmiştir.
Bu kanun hükmünün istinaf mahkemelerinin faaliyette olmadığı dönemde asliye ticaret mahkemelerinin iç işleyişini düzenleyen ve HMK'nın 410. maddesinin uygulanmasını ortadan kaldırmayan bir düzenleme olduğunu iddia edenler olduğu gibi, kanunun yazılış tekniği ve uygulanmasına ilişkin ayrık bir hüküm bulunmaması nedeniyle hakem yargılamalarında asliye ticaret mahkemlerinin görevli olduğunu belirleyen bir kanun hükmü olduğu, artık hakem kararlarının iptali davalarında bölge adliye mahkemelerinin ilk derece mahkemesi olarak görev yapmasının mümkün bulunmadığını belirten görüşler de çoğunluktadır. (Prof. Dr. Baki Kuru İstinaf Mahkemesine göre göre yazılmış Medeni Usul Hukuku, İstanbul 2016, 949, 951 Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez Medeni Usul Hukuku Cilt III İstanbul 2017, 2626, 2628 Prof. Dr. Sema Taşpınar Ayvaz tahkimde görevli mahkeme Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez Armağanı)
6545 sayılı kanunla 5235 sayılı kanuna eklenen hüküm incelendiğinde bazı tereddütler uyandırmakla birlikte Bu kanun hükmünün istinaf mahkemelerinin faaliyette olmadığı dönemde uygulanacağına dair geçici bir hüküm bulunmadığı göz önüne alındığında tahkim yargılamasında görevli mahkemenin heyetli asliye ticaret mahkemeleri olduğu açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu nedenle hakem kararlarının iptali davalarında asliye ticaret mahkemeleri görevlidir.
Bu durumda da İkinci mesele olan ilk derece mahkemesinin eldeki kararı 20.07.2016 tarihinden sonra verilmiş olması nedeniyle istinaf edilmeden Yargıtay denetimine tabi, tutulup tutulmayacağı çözüme kavuşturulmalıdır.
HMK'da istinaf edilmeden temyize tabi olan bir karar türü yoktur. Atlamalı temyiz olarak da adlandırılan bu yol kabul edilmiş değildir.
Hakem kararlarının iptali davalarında Asliye Ticaret Mahkemlerinin görevli olduğunun kabul edilmesi nedeniyle HMK 439/6 fıkrasının halen uygulanabilir olduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü HMK'nın sistemi tahkim yargılamasının ilk derece mahkemesi olarak Bölge Adliye Mahkemelerinin görevli olması üzerine kurgulanmıştır. HMK'da atlamalı temyizin kabul edilmemiş olması, yeni düzenlemeye göre tahkim yargılamasında asliye ticaret mahkemesinin görevli kabul edilmesi nedeniyle HMK'nın 439/6 maddesinin de uygulanmasının mümkün bulunmaması kabulünden yola çıkıldığında hakem kararlarının iptaline ilişkin kararlar önce istinaf edilmeli, istinaf kararlarına karşı da temyiz yoluna başvurulmalıdır. Ancak HMK 410. maddesi gerekçesi incelendiğinde tahkim yargılamasında B.A.M.'nin ilk derece mahkemesi olarak tercih edilmesinde "sürat ve uzmanlaşma" nın ön planda tutulduğu görülmektedir. Tahkime ilişkin kararların önce istinaf, sonra temyize tabi tutulması, kararların kesinleşme süresini uzatacaktır. Bu; kanun koyucunun amacına aykırı olduğu gibi tarafların tahkime başvurmasını da engelleyecektir.
HMK 444. maddesi "bu kısımda (tahkim) düzenlenen konularda aksine hüküm bulunmadıkça bu kanunun diğer hükümleri uygulanmaz" denmektedir. Bu maddenin gerekçesi; "Tahkim sözleşmesel bir kurum olmakla birlikte büyük ölçüde yargılama usulünü düzenler. Ancak tahkimin amacı ve niteliği gereği, bu usul mahkemelerin tabi olduğu yargılama usulünden farklıdır ve farklı olmalıdır." şeklindedir. Bu gerekçeden de açıkça anlaşıldığı gibi tahkim yargılaması farklı olmalıdır basit, hızlı ve az masraflı olması halinde taraflar tahkime müracaat eder. HMK'nın genel sistemi içinde tahkim kararlarının iptaline ilişkin kararlar önce istinaf sonra temyize gidecek olursa süreç uzayacak ve kanun koyucunun amacının tersine bir sonuç çıkacaktır.
Bu durumda, hakem kararlarının iptaline ilişkin görev 6545 sayılı kanunla 5235 sayılı kanunda yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesine bırakılmış ise de bu kararlara karşı istinaf yoluna gitmeden doğrudan temyize gidilebilmelidir. Prof. Dr. Baki Kuru (age 951) ve Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez (age 2628) bu görüşü kabul etmişlerdir.
Dairemizce asliye ticaret mahkemesince verilen hakem kararlarının iptaline ilişkin kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği, davacı tarafın istinaf başvurusu dilekçesi de temyiz dilekçesi olarak kabul edilip kararın temyiz incelemesi yapılmıştır.
Bu gerekçe ile yapılan temyiz incelemesi sonrası mahkemenin görevin bölge adliye mahkemesinde olduğu görüşü yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda yerinde bulunmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
23. HD. 11.05.2017 T. E: 1040, K: 1433
Kararın tam metni için aşağıdaki bağlantıyı tıklayın.