Davacı alacaklı vekili, 22.05.2015 tarihinde haczedilen mallarla ilgili olarak davalı tarafça istihkak iddiasında bulunulduğunu, davalı 3. kişilerin istihkak iddialarının hukuka aykırı olduğunu, alacaklılardan mal kaçırmak kastı ile yapıldığını belirterek davanın kabulü ile 3. kişiler Bünyamin ve Nuh...'in istihkak iddialarının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı 3. kişi Nuh... vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı 3. kişi Bünyamin... ve davalı borçlu usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen duruşmalara katılmamış, cevap da vermemişlerdir.
Mahkemece dava konusu haciz esnasında hazır bulunan 3. kişi Bünyamin...'in Nuh... lehine geçersiz de olsa istihkak iddiasında bulunduğu,haciz adresinin borçlu şirket adresi olduğu, yine evrak araştırmasında borçlu şirket yetkilisine ait çok sayıda belge bulunduğu,bu durumda İİK 97/a maddesinde düzenlenen karinenin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olup karinenin aksinin 3. kişi tarafından ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı 3. kişi Nuh... vekili ve davalı 3. kişi Bünyamin... temyiz etmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nun 99. maddesine dayalı 3. kişilerin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Davalı 3. kişi Nuh... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1-Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi üzerine üçüncü kişi tarafından haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunulmasıdır. İstihkak iddiası, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz.
Somut olayda, dava konusu 22.05.2015 tarihinde yapılan haciz sırasında 3. kişi Nuh... yararına istihkak iddiasında bulunan kardeşinin üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı sabittir. Davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nun 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmamaktadır.
O halde davacı alacaklının İİK 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, 6100 sayılı HMK'nun 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalı 3. kişi Bünyamin...'in temyiz itirazlarının incelenmesinde;
2-Davada husumet ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir
Somut olayda, dava dilekçesinde davalı 3. kişi olarak Bünyamin... de gösterilmiş ve dava dilekçesi tebliğ edilmiş ise de; haciz esnasında hazır bulunan Bünyamin...'in "...burası ağabeyim olan Nuh... adına faaliyet gösteren firmadır.." şeklinde beyanda bulunarak buna ilişkin vergi kaydını ibraz ettiği, temyiz dilekçesinde de adreste faaliyet gösteren ağabeyi lehine istihkak iddiasında bulunduğunu, kendi lehine istihkak iddiasında bulunmadığını, mahcuzların ağabeyine ait olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda haczedilen mallar üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunmayan Bünyamin...'in eldeki dava yönünden pasif husumet ehliyeti bulunmamaktadır.
Bu nedenle, Mahkemece, dava dilekçesinde, davalı olarak gösterilen Bünyamin... hakkında taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu davalı hakkında da davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
8. HD. 21.03.2018 T. E: 2017/4524, K: 9742
Ayrıntılı görüntülemek için tıklayın