"..Davacı, eldeki dava ile haksız olarak azledildiğini ileri sürerek vekalet ücretinin tahsili amacı ile başlattığı takibe vaki itirazın iptalini istemiş, davalı ise davacının haczedilen malların satışını istememesi nedeni ile zarara uğradığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde ise davacının takibin kesinleşmesinden yaklaşık 4 ay sonra haciz talebinde bulunduğunu, haciz talebinden 4 ay sonra da hacze gidildiğini, bu gecikmenin bile tek başına azil sebebi sayılacağını, 1.202.000,00 TL gibi yüksek meblağlı bir takipte işin bu kadar ağırdan alınmasının meslek davranışları ile örtüşmediğini ve işlemlerin makul sürede yapılmamasının haklı azil nedeni olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporları doğrultusunda satış talebinde bulunabilecek son tarihin 2013 yılının Ocak ayına isabet eden bir tarih olduğu, davacınını süre bakımından vekilini herhangi bir hak kaybına uğratmadığı, ancak, vekilin özen borcu dahilinde birtakım ihmali davranışlarının olduğu, icra takibine konu edilen miktarın 1.202.000 TL gibi büyük bir meblağ olup, üçüncü kişiler tarafından taşınır haczi esnasında 51.292,00 TL.'lik mal için istihkak iddiasında bulunulduğu, kalan (yaklaşık) 1.500.000 TL'lik kısım için hiçbir icrai işlemde bulunulmadığı, takip borçlularının malvarlığı araştırılması yapılmadığı, bankalara ve ilgili trafik birimlerine yazı yazılıp takip borçlusuna ait sorgulama yapılmadığı ve davacının özen borcuna aykırı davrandığı gerekçesiyle azlin haklı olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; müvekkil, azilnamede bildirmiş olduğu azil sebepleri ile bağlı olmayıp, açılan bir davada yeni ve başkaca azil sebepleri bildirebilir. Nitekim davalı da azilnamede sebep bildirmediği halde, cevap dilekçesinde haczedilen malların satışının istenmemesi nedeni ile zarar gördüğünden davalıyı haklı nedenle azlettiğini savunmuştur. HMK'nun 141. maddesinde, tarafların, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebileceği yahut değiştirebileceği, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise iddia veya savunmanın genişletilemeyeceği yahut değiştirilemeyeceği, ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümlerinin saklı olduğu öngörülmüştür. Davalının, cevap dilekçesi ile haczedilen mallarının satışının istenilmemesi nedeni ile zarara uğradığını savunup, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonraki bir aşamada ise davacının icra takip dosyasında işlemleri ağırdan aldığını ve makul sürede yapmadığını ileri sürmesi HMK'nun 141. maddesi uyarınca savunmanın genişletilmesi kapsamındadır. Buna göre davalı cevap dilekçesinde bildirmiş olduğu azil sebebi ile bağlı olup, davalının savunmanın genişletilmesi niteliği taşıyan azil gerekçelerinin dinlenilmesi mümkün değildir. Mahkemece, bu hususlar gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir."
13. HD. 16.11.2017 T. E: 2015/24136, K: 11228
Ayrıntılı görüntülemek için tıklayın.