Bilinen son adres- Usulsüz tebligat- Kararın dokuz yıl sonra tebliği- Dürüstlük kuralı- Hakkın kötüye kullanılması-

Davacının duruşmada bildirdiği adres “Bilinen son adres” olduğuna göre, kararın bu adres yerine, mernis adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğinin usulsüz olduğu ve kesinleştirme işlemi geçersiz olduğundan, davacının temyiz talebinin süresinde olduğu- Anlaşmalı boşanmaya ilişkin kararın dokuz yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra davalı tarafından tebliğe çıkarılmasının dürüstlük kuralına aykırı ve "hakkın kötüye kullanılması" niteliğinde olduğu-

Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından eski hale getirme ve temyiz talebinde bulunulmakla evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Dosyanın incelenmesinden mahkeme kararının davacı erkeğin mernis adresine tebliğe çıkarıldığı, tebliğin bila tebliğ kaydıyla iade edilmesi üzerine, kararın aynı adrese “Mernis” adresi olduğu belirtilmek suretiyle Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca 11/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı erkeğin 12/02/2020 tarihinde temyiz talebinde bulunduğu ancak davacı erkeğin yargılamanın duruşmasında farklı bir adres bildirdiği tespit edilmiştir.

Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır (Tebligat Kanunu m. 10/1). Adres kayıt sisteminde bulunan adresin bilinen en son adres olarak kabul edilebilmesi, bilinen en son adrese tebligat yapılamamış olması veya bu adresin tebliğe elverişli olmaması halinde mümkündür. Bilinen en son adresin tebliğe elverişli olmadığı anlaşılmadan veya bu adreste tebligat yapılamadığı görülmeden doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde tebligatın yapılması; yapılan tebligatı usulsüz kılar (Tebligat Kanunu m. 10/2). Davacı erkeğin duruşmada bildirdiği adres “Bilinen son adres” olduğuna göre, kararın bu adres yerine mernis adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliği usulsüzdür. Usulsüz tebligat hüküm ve sonuç doğurmaz; kesinleştirme işlemi geçersizdir. Bu itibarla, davacı erkeğin temyiz talebinin süresinde olduğunun kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.

2-Boşanma davası 16/04/2010 tarihinde açılmış ve mahkemenin verdiği 26/04/2010 tarihli karar ile tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanmalarına karar verilmiştir. Davalı kadın kararı dokuz yıl sonra erkeğe tebliğe çıkarmış ve kesinleştirme talebinde bulunmuştur. Davacı erkek temyiz dilekçesinde, ortak yaşamın sürdüğünden bahisle, boşanma davasının kesinleştirilmesi işleminin iptalini talep etmiştir.

Kararın dokuz yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra davalı kadın tarafından tebliğe çıkarılması, Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırıdır ve "Hakkın kötüye kullanılması" niteliğindedir. Türk Medeni Kanunu'nun 2/2. maddesinde belirtildiği gibi bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Gerçekleşen bu durum karşısında, davanın reddine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

2. HD. 30.06.2020 T. 2268/3491