Tasarrufun İptali Davaları- Bonoda Yetki Kaydı ve Bu Kaydın Üçüncü Kişiye Etkisi-

Tasarrufun iptali davalarında genel yetki kurallarının uygulanması gerektiği (HMK. mad. 5)-  Alacaklı ile borçlu arasında yazılı bir yetki sözleşmesinin bulunması halinde, alacaklının iptal davasını sözleşmede yetkili gösterilen yer mahkemesinde de açabileceği- Bonodaki taraflar tacir olduğundan, takibe esas bonolardaki yetkili kaydında gösterilen mahkemenin yetkili olduğu- Yetki sözleşmesi (kaydı), geçerli olduğundan, bu sözleşmenin (kaydın)  zorunlu dava arkadaşı durumundaki borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan üçüncü kişileri de bağlayıcı olduğu-

".....Davacı vekili, davalı borçlu Habil hakkında takip yapıldığını, takibin sonuçsuz kaldığını, alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 07.01.2013 tarihinde davalı Hatice’ye sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.

Davalı Hatice vekili, müvekkilinin ikametgahının Rize olduğundan ve davanın niteliği itibarıyla Rize Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli ve yetkili olduğunu belirterek süresinde yetki itirazında bulunmuştur.

Davalı borçlu Habil, savunma yapmamıştır.

Mahkemece davalı Hatice vekilinin süresinde yetki itirazında bulunduğunu, davanın tasarrufun iptali davası olduğundan, üçüncü kişi davalı yönünden haksız fiil gibi değerlendirilmesi gerektiği HMK’nun 16/1 .maddesi gereğince haksız fiilde zararın meydana geldiği yer yada zarar görenin ikametgahı mahkemesi yetkili olduğu, davalı Hatice’nin Rize de mukim olduğundan ve borçlu ile zorunlu dava arkadaşı olup davanın birlikte görülmesi gerektiğinden bahisle, Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine, kararın kesinleşmesini müteakip ve taraflardan birinin talebi halinde dosyanın görevli ve yetkili Rize Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davanın İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Tasarrufun iptali davalarında HMK’nun 5.maddesindeki genel yetki kurallarının uygulanması gerekmektedir. Buna göre davalının yerleşim yeri Mahkemesinde açılacağı gibi davalılar birden fazla ise davanın davalılardan birinin yerleşim yerinin bulunduğu yer Mahkemesinde açılabilir (HMK’nun7.maddesi). Öte yandan 6100 Sayılı HMK.nin yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise tacirler veya kamu tüzel kişilerinin, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecekleri belirtilmiştir. Alacaklı ile borçlu arasında yazılı şekilde yapılan yetki sözleşmesi var ise alacaklının iptal davasının sözleşmede yetkili gösterilen yer Mahkemesinde de açabilir. Bu şekilde yapılan yetki sözleşmesinin geçerli olup zorunlu dava arkadaşı durumundaki borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan üçüncü kişileri de bağlayıcıdır. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre bonodaki yetki koşulu da geçerlidir.

Somut olayda çekişmenin yanlar arasındaki alacağın tahsili için başlatılan takipten doğduğu, takibe esas alınan bonolarda olası çekişmelerde yetkili Mahkemenin İstanbul olduğunun yazıldığı, bononun taraflarının tacir olduğundan, bu yetki sözleşmesi gereğince mahkemenin yetkili olduğu anlaşılmaktadır.

Bu halde mahkemece, tasarrufun iptali davası koşullarının araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...."

17. HD.'nin 31.05.2017 T. E: 1959, K: 6194 s. içtihadı için tıklayın.