Tasarrufun İptali Davasında Üçüncü Kişi Bankanın Basiretli Bir Tacirden Beklenmeyecek Tasarruf Gerçekleştirmesi- Temlik Tasarrufunun İptali-

Davacı-alacaklının alacağını doğuran çeklerin düzenlenme tarihleri, davalı borçlu ile davalı üçüncü kişi banka arasındaki temlik işleminden önce olup, borçlunun aciz hali de sabit olduğundan, tasarrufun iptali davasının ön koşullarının gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerektiği- Davalı üçüncü kişi banka ve davalı borçlu, "iptali istenilen temlikin önceden verilmesi taahahüt edilmiş bir borç teminatı olarak verildiğini" iddia etmişse de, mahkemece alanın bilirkişi raporu ve diğer belgelerden, davalı borçlunun davalı üçüncü kişiden önceden krediler kullandığı, daha sonra kredilerde azaltmaya gidildiği,  temlik tarihi itibari ile olan alacağa karşılık olan gayrimenkul ipoteği ve dava konusu temlik miktarı gözetildiğinde, verilen teminatın basiretli bir tacirden beklenmeyecek nitelikte bir tasarruf olduğu ve davacının alacak ve ferilerinden oluşan miktarın iptali ile davalı bankadan alınarak davacı alacaklıya verilmesi gerektiği-

e-uyar.com

...İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.

Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.

Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.

Somut olayda, davacı alacaklının alacağı 05.09.2009 ve 05.11.2009 tarihli çeklerden doğmuş, dava konusu temlik ise dosya içeriği ile aciz hali sabit olan borçlu tarafından 25.11.2009 tarihinde yapılmıştır.Bu hali ile dava ön koşullarının gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalılar iptali istenilen temlikin önceden verilmesi tahhahüt edilmiş bir borç teminatı olarak verildiğini iddia etmektedirler. Mahkemece alanın bilirkişi raporu ve diğer belgelerden 26.07.2005 ve 16.02.2007 tarihlerinde kredi verildiği, 09.09.2009 tarihinden itibaren kredilerde azaltmaya gidildiği ve yine 09.09.2009 tarihli Kredi tahsis kurulu onay formuna göre davalı bankanın risk altındaki alacağının 3.310.670,00 TL olarak belirlendiği, temlik tarihi 25.11.2009 tarihi itibari ile 896.425,42 TL nakit kredi alacağı 2.356.357,18 TL gayri nakti kredi riski olarak toplam 3.252.872,60 TL riskli alacağı olduğu, bu alacağa karşılık 2.744.500,00 TL lık gayrimenkul ipoteği ve dava konusu 7.300.00,00 TL temlik olmak üzere toplam 10.044.500TL teminatın verilmesi basiretli bir tacirden beklenmeyecek nitelikte bir tasarruf olup davacının alacak ve ferilerinden oluşan miktarın iptali ile davalı bankadan alınarak davacı alacaklıya verilmesi gerekmektedir. Hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Mahkemece, bu maddi ve hukuku olgular dikkate alınmadan hatalı değrlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykıdır.

17. HD. 15.11.2016 T. E: 2014/15606, K: 10478

Kararın tam metni için aşağıdaki bağlantıya tıklayın.