1-Davalı-karşı davacı kadın 14.02.2014 tarihli karşılık dava dilekçesinde; "davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının reddini, erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesi halinde ise lehine 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) karar verilmesini" talep ve dava etmiştir. Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz (HMK m.24/1). Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m.26/1). Davalı-karşı davacı kadın tarafından boşanmaya ilişkin açılmış bir karşı dava olmadığı halde, karşılık boşanma davası var kabul edilerek boşanmaya karar verilmesi kanuna açık aykırılık teşkil eder. Bu husus gözetilmeden "davalı-karşı davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına" yönelik hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-Davalı-karşı davacı kadının erkeğin boşanma davasına karşı maktu harç yatırarak açtığı karşı davasındaki talebinin münhasıran Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddelerine dayalı maddi ve manevi tazminat isteğine yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Aleyhinde boşanma davası açılmış olan eş, bu dava içinde maddi ve manevi tazminat isteyebilecekken, bu isteklerini bağımsız bir dava ile ileri sürmesi halinde nispi harç yatırmak zorundadır. Mahkemece davalı-karşı davacı kadına, karşı dava ile talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden nispi peşin harcı tamamlaması için süre verilmesi (Harçlar Kanunu m. 30-32) ve harç eksikliği tamamlandığı takdirde işin esasının incelenmesi, tamamlanmadığı takdirde ise Harçlar Kanunu m. 30 uyarınca işlem yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Mahkemece, davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda kusurunun daha ağır olduğu belirtilerek davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerle; davacı-karşı davalı erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği, buna karşılık davalı-karşı davacı kadının ise eşine hakaret ettiği ve fiziksel şiddete yönelik davranışta bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-karşı davalı erkek dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davasının reddi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
2. HD. 21.05.2018 T. E: 2016/18173, K: 6429 s. kararını görüntülemek için tıklayın.