Kıymet takdirine itiraz- İki yıllık süre- İhalenin feshi istemi-

Bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, değerlemenin yapıldığı tarihin açıkça belirtilmiş olmasının doğurduğu fark

Kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece hükme esas alınan bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtildiğinden, iki yıllık sürenin, icra müdürlüğü değerlendirme tarihinden değil, bilirkişi raporunda belirtilen tarihten başlayacağı ve ihalenin feshi isteminin buna göre değerlendirilmesi gerektiği-

Şikayetçi borçluların, ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, icra mahkemesince; davanın reddine hükmedildiği, şikayetçi borçluların istinaf yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun kabulü ile; mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile 15.10.2015 tarihli ihalelerin ayrı ayrı feshine dair karar verildiği, karara karşı alacaklının temyiz talebinde bulunduğu görülmüştür.

İİK'nun 128/a-2. maddesinde; "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez" hükmüne yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 26.02.1992 tarih ve 1992/4-70 E. - 1992/130 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİK'nun 128. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcı, sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı keşif tarihidir.

Kıymet takdirine itiraz davası; İİK'nun 128/a maddesinde düzenlenmiş olup, icra müdürlüğünce satışa konu malın bilirkişi marifetiyle yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığına yönelik bir şikayettir. Bu şikayette ilgili, müdürlükçe yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığı, malın belirlenen değerinin gerçek kıymetini yansıtmadığı iddiasıyla mahkemeye başvurmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; icra müdürü tarafından belirlenen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir. 
Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile, icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetler. Bu itibarla; mahkemece görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ya da anılan mahkeme kararında, değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtilmediği sürece, kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin, İİK’nun 128/a-2 maddesinde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, şikayet işleminin ruhuna da uygun düşmeyecektir.

Somut olayda, ihaleye konu taşınmazların kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 25.07.2012 tarihinde yapıldığı, borçlu ...'ın taşınmaza takdir olunan değerin gerçek değerinin altında olduğunu ileri sürerek kıymet takdirine itiraz etmesi üzerine, ... İcra Hukuk Mahkemesi’nin 26.12.2013 tarih ve 2013/369 E. - 2013/999 K. sayılı dosyasında şikayetin kabulüne karar verildiği görülmektedir. Mahkemece hükme esas alınan 27.11.2013 tarihli raporda bilirkişiler tarafından 25.10.2013 tarihi itibari ile değerlendirme yapılmış olduğunun açıkça belirtilmiş olduğu anlaşıldığından, iki yıllık süre, satışa esas alınan muhammen bedellerin kıymet takdirine itiraz davasında görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtildiğinden, icra müdürlüğü değerlendirme tarihi olan 25.07.2012 tarihinden başlamayıp, bilirkişi raporunda belirtilen 25.10.2013 tarihinden başlayacağından, satış tarihi olan 15.10.2015 günü itibariyle İİK'nun 128/a maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmemiştir.

Bu durumda, kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı 25.10.2013 tarihinden itibaren iki yıllık süre geçmeden ihale gerçekleştirilmiş olup, bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak ihalenin feshine karar verilmesi isabetli değildir.

O halde, bölge adliye mahkemesince, ihalenin feshine gerektirecek kamu düzenine ilişkin başkaca bir fesih sebebi de bulunmadığından, borçluların yerel mahkeme kararına karşı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

12. HD. 21.10.2020 T. 6924/8959

Kıymet takdirine itiraz üzerine hükme esas alınan bilirkişiler tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmediğinden ve borçlu tarafından icra müdürlüğünce alınan rapora itiraz edildiğinden; iki yıllık sürenin, icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihinden başlayacağı-... Şikayetçi borçlunun ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, icra mahkemesince, şikayetin reddine hükmedildiği, şikayetçinin istinaf yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

İİK'nun 128/a-2. maddesinde; "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez" hükmüne yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 26.02.1992 tarih ve 1992/4-70 E. - 1992/130 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİK'nun 128. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcı, sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı keşif tarihidir.

Kıymet takdirine itiraz davası; İİK'nun 128/a maddesinde düzenlenmiş olup, icra müdürlüğünce satışa konu malın bilirkişi marifetiyle yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığına yönelik bir şikayettir. Bu şikayette ilgili, müdürlükçe yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığı, malın belirlenen değerinin gerçek kıymetini yansıtmadığı iddiasıyla mahkemeye başvurmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; icra müdürü tarafından belirlenen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir. Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile, icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetler. Bu itibarla; mahkemece görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtilmediği sürece, kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin, İİK’nun 128/a-2 maddesinde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, bu yöntem şikayet işleminin ruhuna da uygun düşmeyecektir.

Somut olayda, ihaleye konu taşınmazın kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 01.4.2016 tarihinde yaptırıldığı, borçlunun taşınmazına takdir olunan değerin gerçek değerinin altında olduğunu ileri sürerek kıymet takdirine itiraz etmesi üzerine, ... 15. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 05.10.2017 tarih ve 2017/32 E. - 2017/644 K. sayılı dosyasında şikayetin kabulüne karar verildiği görülmüştür. Mahkemece hükme esas alınan 10.5.2017 tarihli raporda bilirkişiler tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş olup, borçlu tarafından icra müdürlüğünce alınan 01.4.2016 tarihli rapora itiraz edildiğinden iki yıllık süre, icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihi olan 01.4.2016 tarihinden başlayacağından, satış tarihi olan 28.8.2018 günü itibariyle İİK'nun 128/a-2. maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmiştir.

Bu durumda, kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı 01.4.2016 tarihinden itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş olmakla ve bu husus re'sen gözetilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesince ihalenin feshine karar verilmesi yerine, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.

12. HD. 20.02.2020 T. 505/1559

Ayrıca bknz:

Kıymet takdirine itiraz edilmesi üzerine icra mahkemesince hükme esas alınan bilirkişiler raporunda 2015... günü değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmiş ise de, alacaklı ve borçlular tarafından icra müdürlüğünce alınan ..2014 tarihli rapora itiraz edildiğinden iki yıllık sürenin, satışa esas alınan muhammen bedellerin icra müdürlüğü değerleme tarihinde (...2014) başlayacağı-... Şikayetçi borçlunun ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, icra mahkemesince, şikayetin reddine karar verildiği, şikayetçinin istinaf yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

İİK'nun 128/a-2. maddesinde; "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez" hükmüne yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 26.02.1992 tarih ve 1992/4-70 E. - 1992/130 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİK'nun 128. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcı, sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı keşif tarihidir.

K. takdirine itiraz davası; İİK'nun 128/a maddesinde düzenlenmiş olup, icra müdürünce satışa konu malın bilirkişi marifetiyle yapılan değer tesbitinin yerinde olmadığına yönelik bir şikayettir. Bu şikayette ilgili, müdürlükçe yapılan değer tesbitinin yerinde olmadığı, malın belirlenen değerinin gerçek kıymetini yansıtmadığı iddiasıyla mahkemeye başvurmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; icra müdürü tarafından belirlenen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir. Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile, icra müdürünün kıymet takdiri yaptığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetler. Bu itibarla kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin kıymet takdiri tarihi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, şikayet işleminin ruhuna da uygun düşmeyecektir.

Somut olayda, ihaleye konu taşınmazların kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 07.11.2014 tarihinde yapıldığı, alacaklı ve borçluların taşınmaza takdir olunan değerin gerçek değerinin altında olduğunu ileri sürerek kıymet takdirine itiraz etmesi üzerine, Muğla İcra Hukuk Mahkemesi’nin ....10.2016 tarih ve 2015/... E. - 2016/360 K. sayılı dosyasında şikayetin kabulüne karar verildiği görülmektedir. Mahkemece hükme esas alınan 27.06.2016 tarihli raporda bilirkişiler tarafından 30.01.2015 tarihi itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmiş ise de, alacaklı ve borçlular tarafından icra müdürlüğünce alınan 11.....2014 tarihli rapora itiraz edildiğinden iki yıllık süre, satışa esas alınan muhammen bedellerin icra müdürlüğü değerleme tarihi olan 07.11.2014 tarihinden başlayacağından, satış tarihi olan 16.08.2017 günü itibariyle İİK'nun 128/a maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmiştir.

Bu durumda, kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı 07.11.2014 tarihinden itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş olmakla ve bu husus re'sen gözetilmesi gerektiğinden, ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

12. HD. 20.02.2020 T. 14249/536

Ayrıca bknz:

Kıymet takdirine itiraz edilmesi üzerine icra mahkemesince hükme esas alınan bilirkişiler raporunda hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş olmakla, her ne kadar mahkeme gerekçesinde dava tarihi itibari ile değerleme yapıldığı belirtilmişse de, borçlular tarafından icra müdürlüğünce alınan rapora itiraz edildiğinden iki yıllık sürenin, satışa esas alınan muhammen bedellerin icra müdürlüğü değerleme tarihinden başlayacağı-...Borçluların, diğer şikayet nedenleri ile birlikte satış tarihine kadar kıymet takdiri üzerinden yasal 2 yıllık sürenin geçtiğini belirterek 16/04/2018 tarihinde yapılan iki adet taşınmaz ihalesinin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece istemin reddine karar verilerek, para cezasına hükmedildiği, aynı nedenlerle borçlular tarafından yapılan istinaf başvurusunun ise Bölge Adliye Mahkemesince kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, her ne kadar bilirkişilerce kıymet takdirine itiraz tarihi itibari ile değerleme yapılmış ise de, 104 ada 29 parsel sayılı taşınmazın kıymet takdirine yapılan itiraz reddedildiğinden iki yıllık sürenin satışa esas alınan muhammen bedelin tespit edildiği keşif tarihinden başlayacağından icra müdürü keşif tarihi olan 26.01.2016 tarihi ile ihale tarihi arasında iki yıllık sürenin geçtiği gerekçesi ile bu taşınmaz yönünden ihalenin feshine,104 ada 223 parsel sayılı taşınmaz yönünden kıymet takdirine itirazın kabul edilmesi nedeni ile iki yıllık sürenin mahkemece gidilen keşif tarihinden başlatılarak bu taşınmaz yönünden ihalenin feshi talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

İİK'nun 128/a-2. maddesinde; "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez" hükmüne yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 26.02.1992 tarih ve 1992/4-70 E. - 1992/130 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİK'nun 128. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcı, sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı keşif tarihidir.

Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re'sen nazara alınmalıdır.

K. takdirine itiraz davası; İİK'nun 128/a maddesinde düzenlenmiş olup, icra müdürünce satışa konu malın bilirkişi marifetiyle yapılan değer tesbitinin yerinde olmadığına yönelik bir şikayettir. Bu şikayette ilgili, müdürlükçe yapılan değer tesbitinin yerinde olmadığı, malın belirlenen değerinin gerçek kıymetini yansıtmadığı iddiasıyla mahkemeye başvurmuştur. Mahkemece yapılacak iş; icra müdürü tarafından belirlenen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir. Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile, icra müdürünün kıymet takdiri yaptığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetler. Bu itibarla kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin kıymet takdiri tarihi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, şikayet işleminin ruhuna da uygun düşmeyecektir.

Somut olayda, ihaleye konu taşınmazların kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 26/01/2016 tarihinde yapıldığı, borçluların taşınmazlara takdir olunan değerin gerçek değerinin altında olduğunu ileri sürerek kıymet takdirine itiraz etmesi üzerine, Köyceğiz İcra Hukuk Mahkemesi’nin 20/06/2016 tarih ve 2016/23 E. - 2016/33 K. sayılı dosyasında 104 ada 223 parsel sayılı taşınmaz yönünden şikayetin kabulüne, 104 ada 29 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir. Mahkemece hükme esas alınan raporda bilirkişiler tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş olmakla her ne kadar mahkeme gerekçesinde dava tarihi itibari ile değerleme yapıldığı belirtilmiş ise de, borçlular tarafından icra müdürlüğünce alınan 08/02/2016 tarihli rapora itiraz edildiğinden iki yıllık süre, satışa esas alınan muhammen bedellerin icra müdürlüğü değerleme tarihi olan 26/01/2016 tarihinden başlayacağından, satış tarihi olan 16/04/2018 günü itibariyle İİK'nun 128/a maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmiştir.

Bu durumda, kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı 26/01/2016 tarihinden itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş olmakla ve bu husus re'sen gözetilmesi gerektiğinden, 104 ada 223 parsel sayılı taşınmaz yönünden de ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, bu taşınmaza ilişkin istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

12. HD. 15.10.2019 T. 11467/14900