İpoteğin kaldırılması- İstinaf sınırı- 9 ETL (Eski TL) bedelli ipotek- Davalının ipotek bedeline ilişkin savunması

Bazı davalara özgü olarak (ipoteğin kaldırılması, önalım, geçit ve mecra irtifakı vs.) kanun yoluna başvurulması hâlinde davacının talepleri yanında, davalının taleplerinin de mahkemece değerlendirmeye alınması gerektiği, aksi hâlde davacının belirlediği değeri aşan davalının taleplerinin dikkate alınmaması nedeniyle verilen kararın davalı tarafından kanun yoluna götürülmesi ve denetlenmesinin engelleneceği- Dava konusu olayda her ne kadar hüküm altına alınan ipotek bedeli karar tarihindeki istinaf sınırının altında kalsa da, davalı taraf yargılama aşamasında ve özellikle istinaf dilekçesinde belirlenen ipotek bedelini kabul etmediğini bildirdiğinden Bölge Adliye Mahkemesince davalının bu talepleri nazara alınmadan, istinaf kanun yoluna ilişkin hükmü eksik ve hatalı değerlendirilmek suretiyle hüküm altına alınan ipotek bedeli gerekçe gösterilerek istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-

"...C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı tarafın mahkemece belirlenen ipotek bedelini kabul etmeyerek, ipotek bedelinin 309.204,00 TL olması gerektiğinden bahisle istinaf kanun yoluna başvurduğu eldeki ipoteğin kaldırılması davasında, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararının kesin olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun reddine dair kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26, 27, 341, 346, 361, 362 nci maddeleri

2. Değerlendirme
1. Öncelikle konuyla ilgili kavramlar üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.

2. Alacakların güvence altına alınması özel hukukun temel amaçları arasında yer alır. Bu amaç doğrultusunda ortaya çıkan güvence araçları özel hukukta şahsi ve ayni güvence olmak üzere ikiye ayrılır. Ayni güvencede şahsi güvenceden farklı olarak güvencenin içeriğini kişiler değil malvarlığı oluşturmaktadır. Hukukumuzda alacağa bu tür bir güvenceyi sağlayan ayni güvence rehin hakkıdır. Rehin hakkı, taşınır ve taşınmaz rehni şeklinde gerçekleşebilir. Taşınmaz rehni kendi içerisinde ipotek, ipotekli borç senedi ve irat senedi olmak üzere üçe ayrılır (... ... Şener: Türk Hukukunda İpotek ve Uygulaması, Ankara 2010, s. 1)..."

Devamı için tıklayınız…