Erkek eşin hakaret kusurunun yüklenmediği ilk derece mahkemesi kararının” onanmasını talep ettiği, böylece kadına hakaret kusurunun yüklenmesine ilişkin vakıasından vazgeçmiş sayılacağı-İstinaf dilekçesinde belirtilen taleplerin ceza mahkemesine etki edeceği-

Sadece kadın eş tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu ve erkeğe hakaret kusurunun yüklenmesi gerektiğinin ileri sürüldüğü, buna karşılık erkek eşin istinaf başvurusu bulunmadığı gibi istinaf cevap dilekçesinde “kadına hakaret kusurunun yüklenmediği ilk derece mahkemesi kararının” onanmasını talep ettiği, böylece kadına hakaret kusurunun yüklenmesine ilişkin vakıasından vazgeçmiş sayılması gerektiği, erkeğin TCK’nın 125 inci maddesi kapsamına giren ancak aynı Kanun’un 129 uncu maddesinin uygulanması sebebiyle sadece ceza hukuku yönünden ceza almamasına neden olan ve kesinleşen hakaret eyleminin kendisine yüklenmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı-

"...C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olup olmadıkları, buradan varılacak sonuca göre davalı-karşı davacı kadın eş yararına 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca maddi-manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ve 174 üncü maddeleri.

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar görülmektedir.

2. Bilindiği üzere 4721 sayılı 6100 sayılı Kanun'un "Evlilik birliğinin sarsılması" başlıklı 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları;

"Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir" hükmünü taşımaktadır.

3. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü, somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş olması nedeniyle evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime çok geniş takdir hakkı tanımıştır. Bu bağlamda evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açan davacının, davasının kabul edilerek, boşanma kararı elde edebilmesi için iki koşulun gerçekleştiğini kanıtlamış olması gerekir. Bunlardan ilkinde davacı; kendisinden, evlilik birliğinin devamı için gereken ortak hayatın sürdürülmesi olgusunun artık beklenmeyecek derecede birliğin temelinden sarsıldığını, ikinci olarak temelden sarsılmanın karşı tarafın kusurlu davranışları sonucu gerçekleştiğini ispatlamak zorundadır..."

Devamı için tıklayınız…