"......2004 sayılı İcra Ve İflas Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca icra yargılaması basit yargılama usulüne tabidir. Aynı Kanunun 134. maddesinin ikinci fıkrasında ise, "ihalenin feshini, Borçlar Kanununun 226 ncı (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 281.) maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere,….. yalnız tetkik merciinden şikayet yoluyla ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler. İlgililerin ihale yapıldığı ana kadar cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç ihale günü ıttıla peyda ettiği kabul edilir" hükmü öngörülmüştür. Görüldüğü üzere bu hükümler, icra hukuku ile sınırlı olarak basit yargılamayı ve ihalenin hazırlanışı, ifası ve sonuçlandırılması sırasında vuku bulan ve de icra tetkik merciinden şikayet yoluyla istenebilen fesihleri tanımlamaktadır. Bu çerçevede kalan bir soruşturma ve değerlendirmenin mülkiyet hakkının illetini teşkil eden nedenin varlığına ya da yokluğuna delalet edemeyeceği kabul edilmelidir. Türk hukuk sisteminde, tapu kayıtlarının oluşumunda illilik prensibi esastır. İhalenin ayakta bulunması ya da feshi isteğinin reddedilmiş olması keyfiyeti, temelde yolsuz tescil nedenini ortadan kaldırmaz.
Somut olayda, dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, çekişme konusu taşınmaz kaydının davalı taraf adına oluşumunun illetten yoksun bulunduğu, bu nedenle yolsuz tescil niteliğinde olduğu iddiasına dayanıldığı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken...."
1. HD.nin 21.06.2016 T. E: 2014/10711, K: 7514 sayılı bu kararı için lütfen tıklayın..