Namı-ı Müstear Kavramı-

Adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasına  "nam-ı müstear" dendiği ve bu tür işlemlerin İİK. mad. 277 vd. uyarınca iptalinin istenebileceği- Mahkemenin "borçlu ile üçüncü kişi arasında bir tasarruf bulunmaması sebebi ile davayı reddetmesi isabetsizse de, tasarruf borcun doğumundan önce yapıldığından tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği- Davanın, "dava koşulu yokluğu"ndan reddedilmesi halinde, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-

...Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlıkları bulunmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazın bedelinin borçlunun ortağı olduğu şirketin çekleri kullanılarak borçlu tarafından alındığı halde davalı babası ... adına tescil ettirildiğini, bu tasarrufların iptaline mümkün değilse tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... vekili, davanın görülebilmesi için gerekli aciz belgesinin olmadığını, tasarrufun iptali için borçlu tarafından yapılmış bir tasarruf olması gerektiği oysa müvekkilinin taşınmazı dava dışı şahıstan aldığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. 

...

Mahkemece, İİK'nun 277.maddesine dayalı olarak açılan tasarruf davalarında iptal kararı verilebilmesi için kural olarak borcun tasarruf tarihinden önce doğmuş olması gerektiği, icra takibine dayanak olan bonoların incelenmesinde tanzim tarihinin 20/07/2012 olduğu ve borcun bu tarihte dolduğu, iptali istenen tasarrufun ise 25/05/2011 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmakla borcun tasarruf tarihinden sonra doğduğu anlaşıldığı, kaldı ki davalı borçlu ... ile diğer davalı ... arasında da doğrudan bir tasarruf ilişkisi olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu tür işlemlerin İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak iptali istenmesi mümkün olduğundan mahkemenin red gerekçelerinden biri olarak borçlu ile üçüncü kişi arasında bir tasarruf bulunmaması sebebi bu nedenlerle yerinde değil ise de tasarrufun borcun doğmundan önce yapılmış olması nedeniyle reddi isabetli olup davacı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Dava, dava koşulu yokluğundan red edildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hatalı olarak nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.

17. HD. 26.12.2017 T. E. 2015/11038, K: 12134

Kararı ayrıntılı görüntülemek için tıklayın.

Nam-ı müstear kavramına ilişkin içtihat sayfası için tıklayın.