....Asıl davada davacı vekili, dava konusu 1360 ve 1368 parsel sayılı taşınmazların vekil edeni tarafından haricen satın alındığını, taşınmazların imar-ihya edilerek üzerinde muhtelif cins ve sayıda ağaç yetiştirildiğini ve ağaçların değerinin arazi değerinden fazla olduğunu açıklayarak, TMK.nun 724. maddesi gereğince taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tesciline, bu mümkün olmadığı taktirde üzerindeki ağaçların belirlenecek değerinin şimdilik 7500,00 TL'sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı ise karşı dava dilekçesinde, davacının dava konusu taşınmaza müdahalesinin önlenmesine, ağaçların sökülerek kaldırılmasına, daha önce taşınmazda mevcut bulunan ağaçlar kesilmiş olduğundan ağaç bedeli ile muhtemelen ömürlerine göre gelir kaybı için şimdilik 1000 TL 'nin tahsiline, yine davacının taşınmazı işgali nedeniyle saptanacak ecrimisilin şimdilik 1000 TL'sinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı-karşı davalı vekili, 29.04.2014 tarihli esas hakkındaki beyanlarına ilişkin dilekçe ile taşınmazın zemin değerinin ağaçların değerinden fazla olduğu belirlendiğinden, temliken tescil talebinden vazgeçtiklerini açıklamış, 13.09.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talep edilen ağaç bedelini 46.500,00 TL daha ıslah ederek 54.000,00 TL'nin tahsiline karar verilmesi talep etmiştir. Davalı-karşı davacı da 23.06.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını meni müdahale yönünden 7.126,00 TL, ecrimisil yönünden 6.304,00 TL, ağaç bedeli yönünden 20.450,00 TL daha ıslah edilerek 7.304,00 TL ecrimisil ve 21.450,00 TL ağaç bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı-karşı davalının iyi niyetli olmadığı, sadece taşınmazlara ektiği ağaçların enkaz bedellerini isteme hakkı bulunduğu gerekçesiyle davasının 16.200,00.-TL olarak kısmen kabulüne, davalı-karşı davacının mülkiyet hakkının varlığı kabul edilerek men'i müdahale ve kal istemine ilişkin davasının kabulü ile, ecrimisil talebine ilişkin davasının 7.304,00.-TL, ağaç bedeline ilişkin davasının 21.450,00.-TL olarak kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
...
2- Davacı-karşı davalı, dava konusu taşınmazları, dava dilekçesi ekinde sunduğu tarihsiz "satış senedi" başlıklı adi yazılı senet ile satın aldığını, yaklaşık 10 yıldır kullandığını, davalı-karşı davacının taşınmazın davacı-karşı davalı tarafından kullanıldığını bildiğini, iyi niyetli olduğunu açıklamıştır.
Bilindiği üzere, tapulu taşınmazların harici satışı geçersiz olup, bu tür bir işlem TMK.nun 706, BK.nun 213 ve Tapu Kanunu’nun 26. maddesi ile bağdaşmaz. Bu nedenle, mülkiyet hakkına üstünlük tanınması ve MK.nun 683 ve devamı maddelerinde sözü edilen yetki ve tasarrufların esas alınması gerekir. Ancak, davacı-karşı davalının taşınmazı 10 yıl gibi uzunca bir süre kullanmış olması ve davalı-karşı davacı tarafından da bu kullanımına uzun bir süre ses çıkarılmadığı gözetildiğinde, taşınmazı haricen satın alan tarafın, fuzuli şagil sayılamayacağı, 1940 tarih 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca harici satış bedeli kendisine ödeninceye kadar taşınmazı elinde tutma hakkı bulunduğu, davalının bu dönem yönünden iyiniyetli zilyet konumunda olacağı ve TMK'nun 994. maddesi uyarınca iyiniyetli zilyedin, yaptığı zorunlu ve faydalı giderlerin tazminini talep edebileceği, bu tazminat ödeninceye kadar da hapis hakkı doğacağı açıktır.
Bundan ayrı, davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacı taşınmazına elattığı gözetilerek ecrimisile ve daha önce dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların kesilmesi nedeniyle kesilen ağaçların bedeline ilişkin tazminata hükmedilmiştir. Oysa, az yukarıda açıklandığı üzere davacı-karşı davalının taşınmazı satın almak suretiyle kullanması ve bu süre içerisinde taşınmazın kullanılmasına göz yumulmuş olması, kullanmaya muvafakat olarak değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; ecrimisil, kötüniyetli zilyedin taşınmazı kullanması nedeniyle taşınmaz malikine ödemekle yükümlü olduğu haksız işgal tazminatıdır. O halde, davacı-karşı davalıyı fuzuli şagil olarak kabul etmek olanaksızdır. Bu durum karşısında, elatmanın önlenmesine karar verildikten sonra davacı-karşı davalının ecrimisilden sorumlu tutulması doğru değildir.
Yine dosya kapsamından davacı-karşı davalının haricen satın ve zilyetliğini devraldığı taşınmazı ileride kendisine devredileceği inancıyla ve iyi niyete dayalı olarak imar ihya ettiği, taşınmazın imar ihyası sırasında üzerinde bulunan bir kısım ağaçları söktüğü, yerine başka ağaçlar diktiği görülmüştür. Davacı-karşı davalının dava tarihine kadar taşınmazları kullanımının iyiniyetli zilyet sıfatıyla sürdüğü ve TMK.nun 993. maddesinde düzenlenen iyi niyetli zilyede tanınan haklardan faydalanabileceği tartışmasızdır. Buna göre, taşınmazdan iyi niyetle yararlanan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu kimseye karşı bu yüzden tazminat ödemek zorunda olmadığı gibi, kaybedilmesinden, yok olmasından ve hasara uğramasından sorumlu değildir. Saptanan bu olgular karşısında, davalı-karşı davacı lehine taşınmaz üzerinde daha önce bulunduğu iddia edilen ağaçların bedeline ilişkin tazminata hükmedilmesi de doğru görülmemiştir........"
8. HD. 06.06.2017 T. E: 2016/3723, K: 8393
8. HD.'nin bu kararı için tıklayın.