Davacı, hakkında davalı tarafından Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezine ihbar dilekçesi verildiğini, dilekçede, hastanede görevi başında olmadığı halde arkadaşları tarafından kartı basılarak hastanede görev yapıyormuş gibi kendisini gösterdiği iddialarına yer verildiğini, Başhekimlik tarafından yapılan araştırma sonucunda iddiaların asılsız olduğunun anlaşıldığını belirterek, davalının haksız ve yersiz suçlamaları nedeni ile uğradığı maddi ve manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı ise, yasal şikayet hakkını kullandığını belirterek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinde; davacının davalı hakkında kendisine iftira ettiği gerekçesi ile şikayetçi olduğu ve davalı hakkında İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/102 esas sayılı dava dosyasında iftira suçundan ceza davası açıldığı ve davalının mahkumiyetine karar verildiği, davacının eldeki davada maddi tazminat isteminin ise ceza davası sebebiyle görevlendirdiği vekile aralarındaki sözleşme uyarınca ödemiş olduğu vekalet ücreti istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Şu durumda, davacı ceza davasında kendisini vekil ile temsil ettirmiş ve buna ilişkin vekili ile arasında ücret sözleşmesi imzalanmış ise de, sözleşme taraf olan yanları bağlayıp üçüncü kişileri bağlayıcı nitelikte değildir. Ceza dosyasında davacı vekili lehine vekalet ücretine hükmedildiği göz önüne alındığında, sözleşmeden kaynaklanan vekalet ücretinden davalı taraf sorumlu tutulamayacağından ve maddi tazminat olarak sözleşmeden kaynaklı vekalet ücreti miktarına hükmedilemeyeceğinden, sözleşmedeki vekalet ücretinden davalının sorumluluğuna karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekmiştir.
4. HD. 11.10.2017 T. E: 2015/14333, K: 5666
Kararı ayrıntılı görüntülemek için tıklayın.