Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklının talebi üzerine, icra müdürlüğünce, borçlu şirketin ... Serbest Bölgesi sınırları içerisinde sahip olduğu üst yapı kullanım hakkı ile kullanım hakkının devir bedelinin haczine karar verildiği, borçlunun ise, haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece üst yapı kullanım hakkının ekonomik değeri olmadığı gerekçesi ile şikayetin kabulüne hükmedildiği anlaşılmaktadır.
İİK'nun 85. maddesi uyarınca, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmazlarından ve alacak ve haklarından borcu karşılayacak kadarı haczolunur. Kural olarak borçlunun her türlü mal ve hakkı haczedilebilir. Hangi malların kısmen veya tamamen haczedilemeyeceği, İcra ve İflas Kanunu'nda tahdidi olarak sayılmış olup, bu sayılanların dışında olup da herhangi bir özel kanunla haczedilemeyeceğine ilişkin bir düzenleme bulunmayan borçluya ait bütün mal ve hakların haczi kabildir.
Ancak, İcra ve İflas Kanunu'nda düzenlenmemekle birlikte, maddi hukuk kuralları gereğince, bir kısım mal ve hakların da haczi mümkün değildir. Buna göre, maddi hukukun gereği olarak başkasına devri yasak olan mal ve haklar da haczedilemez. Yine bir mal veya hakkın haczedilebilmesi için, tek başına ekonomik bir değer ifade etmesi ve bu değerin hukuksal dayanağının bulunması zorunludur (Hukuk Genel Kurulu'nun, 06.12.2006 tarih, 2006/12-765 Esas, 2006/765 Karar sayılı kararı).
Üst hakkı, 4271 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 826. maddesinde düzenlenmiş olan ve sahibine “bir arazinin altında veya üstünde yapı yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek” hakkını veren, kapsamı kanunla belirlenmiş bir irtifak hakkıdır. Üst hakkının önemi, “arazinin mülkiyetinden bağımsız olarak, arazi üzerindeki bir yapının mülkiyetinin kazanılmasından” kaynaklanmaktadır (Jale Akipek, Türk Eşya Hukuku, Üçüncü Kitap Mahdut Haklar, S.134).
3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun, serbest bölgelerin düzenlenmesi esaslarına ilişkin 5/2.maddesinde ise; “Yerli veya yabancı gerçek veya tüzel kişiler, Dış Ticaret Müsteşarlığından ruhsat almak kaydıyla serbest bölgelerde faaliyette bulunabilirler. Serbest bölgelerde faaliyette bulunan yatırımcı kullanıcılara, Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan arazi, arsa ve binalar kiralanabilir veya bunlar üzerinde 49 yıla kadar irtifak hakkı tesis edilebilir” hükmü yer almakla birlikte, aynı maddenin 3. fıkrasında; “Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler için aynı süre ile kullanma izni verilebilir. Serbest bölgede arazinin kullanımı, yapı ve tesislerin projelendirilmesi, kurulması ve kullanılmasıyla ilgili diğer bütün izinler ve ruhsatlar, bölge müdürlüğünce verilir ve denetlenir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliği’nin üst yapı tesislerine ilişkin 8.maddesinde de; serbest bölge için tahsis edilen, Hazineye veya mülkiyeti bir kamu kuruluşuna ait arazinin, Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü tarafından üzerine üst yapı yapılmak üzere işleticiye bir sözleşme ile tamamen veya kısmen kiralanabileceği gibi, faaliyet ruhsatı verilmesi uygun bulunan gerçek veya tüzel kişilere de bir sözleşme ile kiralanabileceği, bölgedeki bina ve tesislerin, işleticinin yanında, kullanıcılar tarafından da yaptırılabileceği, söz konusu bina ve tesislerin, diğer kullanıcılara kiraya verilebileceği ve devredilebileceği, faaliyet ruhsatının sona ermesi ya da iptal edilmesi halinde, bina ve tesislerin Hazine’ye intikal edeceği belirtilmekle birlikte devre ilişkin esaslara da yer verilmiştir.
Somut olayda ise, her ne kadar öncelikle borçlunun ... Serbest Bölgesindeki üst hakkının haczine karar verilmiş ise de, haciz müzekkerelerine, ... Serbest Bölge Müdürlüğü’nce verilen cevapta; üst yapı üzerine, mülkiyetin Hazineye ait olması nedeni ile haciz konulamayacağı belirtildiğinden, bu defa üst yapı hakkı ile birlikte üst yapı kullanım hakkının devir hakkı bedeline de haciz uygulandığı görülmektedir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelere göre, her ne kadar faaliyetin sonunda, üst yapı hakkına ilişkin ruhsat Hazine’ye intikal edeceğinden haczi mümkün değil ise de, söz konusu hakkın, ekonomik değer karşılığı devrinin, yönetmelik kapsamında mümkün olması nedeniyle devir hakkının haczinin de mümkün olacağı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, şikayet konusu serbest bölge üst yapı hakkının kurulmasına ilişkin olarak, borçlu ile ... Serbest Bölgesi arasındaki sözleşme kapsamında, borçlunun söz konusu hakkının, üçüncü kişilere devrini yasaklayan hüküm bulunup bulunmadığı, şayet üst yapı kullanım hakkının devredilmesi imkanı tanınmış ise, ekonomik değer karşılığında devredilip devredilemeyeceğinin araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
12. HD. 22.12.2016 T. E:7982, K:25873