1. Taraflar arasındaki “rücuen tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı; dava dışı C. Ç.'in avukatı olarak açtığı önalım davasında taşınmazdaki pay satışını yapan paydaşlardan sadece dava dışı K. E.'un payı hakkında önalım talebinde bulunarak hata yaptığını, bu sebeple diğer paydaşların devredilen payları ile alakalı önalım hakkı kullanılamadığından dava dışı müvekkili adına tapu kaydının tescil ettirilemediğini, iki senelik zamanaşımı süresi dolduğu için de önalım hakkının kullanılamadığını, dava dışı C. Ç.’in başka bir avukatı vekil tayin ederek ortaklığın giderilmesi davası açıldığını ve mahkemesince ortaklığın giderilmesine karar verildiğini, mesleki hatası nedeniyle kendisinden talep edilen 27.308,58TL'yi dava dışı eski müvekkili C. Ç.’in avukatına ödediğini, davalı tarafından 26.04.2011 tarihinden itibaren Avukatlık Mesleki Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, 24.12.2013 tarihli dilekçe ile yaptığı tazmin başvurusunun davalı tarafından reddedildiğini, zararın teminat kapsamı içerisinde olduğunu ileri sürerek 27.308,58TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili; davaya konu rizikoyu doğuran mesleki hatanın davacı tarafından bilinen ve makul olarak bilinmesi gereken bir riziko olduğunu, zararın teminat dışı olduğunu, davacının beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu, bu sebeple görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyulmuş ve görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosya Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir.
7. Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.05.2019 tarihli ve 2018/590 E., 2019/501 K. sayılı kararı ile; davacının vekil olarak takip ettiği, müvekkili dava dışı C. Ç. adına Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/594 E. sayılı dosyası ile açmış olduğu önalım davasında mahkemece verilen kararın Yargıtay tarafından 13.04.2011 tarihinde bozulduğu, mahkeme tarafından tensip zaptının davacının katibine 25.04.2011 tarihinde tebliğ edildiği, sigorta sözleşmesinin ise 26.04.2011 tarihinde düzenlendiği, davacının yapmış olduğu mesleki hata nedeniyle müvekkiline 27.308,58TL ödemek zorunda kaldığı, yapmış olduğu ödemenin sigorta kapsamında tahsili amacıyla davalı sigorta şirketine 24.12.2013 tarihinde müracaat ettiği, 16.01.2014 tarihli yazı ile rizikonun teminat kapsamı dışında kaldığından bahisle talebinin reddedildiği, her ne kadar Yargıtay bozma ilamından sonra tensip zaptı davacının yanında çalışan katibe 25.04.2011 tarihinde tebliğ edilmiş ve sigorta poliçesi 26.04.2011 tarihinde düzenlenmiş ise de; dosyada mevcut bulunan 26.03.2011 tarihli Avukatlık Mesleki Sigorta Teklif Belgesi, davalı sigorta şirketinin acentesi olan davacı tanığı S. Ö.'in sigorta sözleşmesi yapılması için görüşmelere 2011 yılı Mart ayında başlandığına dair beyanı, Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Daire Başkanlığının yazı cevabı ve sigorta poliçe sözleşmesi hükümleri içeriğinden avukatlık mesleğini icra eden davacı ile davalı sigorta şirketi arasında sigorta şirketinin acentesinin talebi üzerine, 2011 yılı Mart ayında Avukatlık Mesleki Sorumluluk Sigorta Poliçesi yapılmasına ilişkin görüşmelerin başladığı, sigorta şirketinin acentesi tarafından 26.03.2011 tarihli teklifin yapıldığı, 26.04.2011 tarihinde sigorta poliçesinin düzenlendiği, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 22.03.2011 tarihli bozma kararı üzerine tensip zaptının davacı tarafa 25.04.2011 tarihinde tebliğ edildiği, ancak bozma ilamının davacı tarafa bu tarihte tebliğ edildiğine ve davacı tarafından öğrenildiğine dair herhangi bir belge bulunmadığı, bu nedenle davacı tarafın bozma ilamını 26.04.2011 tarihinde öğrendiklerine dair beyanına itibar etmek gerektiği, davacı tarafın rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği gün ile sigorta sözleşmesinin düzenlendiği günün aynı tarihe rastladığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1401. maddesi ve sigorta poliçesinde başlangıç tarihinin 26.04.2011 saat 12.00 olarak belirtilmesi nedeniyle sigorta sözleşmesinin yürürlüğünün 26.04.2011 günü, saat 12:00'da başladığının kabul edilmesi gerektiği, bu hâliyle sigorta sözleşmesinin rizikonun gerçekleşmesinden sonra düzenlendiği hususunun davalı tarafça ispat edilmesi gerektiği, ancak buna ilişkin herhangi bir delil ibraz edilemediği, davacı tarafından mesleki hata nedeniyle müvekkiline yapılan 27.308,58TL ödemenin bilirkişi raporunda yapılan hesaplama sonucu belirlenin 24.959,98TL'sini davalıdan talep etme hakkı olduğu, aksinin kabulü hâlinde dahi poliçe özel şartlarının C-2 maddesi uyarınca davalı sigorta şirketinin sözleşmeden caymaması nedeniyle de sigorta sözleşmesi kapsamında sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 24.959,98TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalından tahsiline karar verilmiştir.