Araç Hattına İlişkin Yapılan Tasarrufun İptali-

Borçlunun Aracını (Minibüsünü, Taksisini) Çalıştırdığı Hattın, Borçlu Tarafından Başka Bir Kişiye Devri Halinde, Borçlunun Alacaklıları Tarafından “Tasarrufun İptali Davası” Açılabilir mi?

I-Hat; İİK'da, haczedilebilir bir mal, hak ya da alacak olarak öngörülmemiş olup, tasarrufun iptali davası sonunda verilen ‘kabul kararı’ üzerine cebri icra yetkisi verilebilecek bir hak da söz konusu olmayacağından, icra dairesince satışa çıkarılacak bir mal veya hakkın da bulunmayacağı- Tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece, öncelikle dava konusu hattın mülkiyetinin kime ait olduğunun (borçluya ait olup olmadığının) tespiti gerektiği-...Davacı vekili, “davalı borçlu Ali'nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı ...38 plakalı aracın ticari plaka ve hattını 14.4.2011 tarihinde yeğeni davalı Ünal'a sattığını” belirterek “davalılar arasındaki tasarrufun BK'nun 18 maddesi; bu talep kabul edilmediği takdirde, İİK 277 madde gereğince iptaline karar verilmesini” talep etmiş;11.6.2012 tarihli dilekçesi ile “dava sebebini İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince tasarrufun iptali olarak” tavzih etmiştir.

Davalı borçlu Ali vekili, “dava terditli açıldığından öncelikle BK'nun 18 maddesi gereğince inceleme yapılmasını, satışta muvazaa olmadığını” belirterek “davanın reddini” savunmuştur.

Davalı Ünal savunma yapmamıştır.

Mahkemece, “iddia, savunma, toplanan delillere göre, davalıların amca yeğen olması, dava konusu hattın piyasa değeri ile noter satış sözleşmesindeki değeri arasında misli fark bulunması, satışın muvazaa olduğu” gerekçesiyle “davanın kabulüne, davalılar arasındaki 29.3.2011 tarihli ticari plakalı hattın satışına ilişkin tasarrufun davacının alacak ve feriyle sınırlı olarak iptaline” karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Somut olayda davacı vekili, “davalı borçlunun yeğenine sattığı ticari plaka ve hattın satışına ilişkin tasarrufun iptalini” talep etmiştir.

Dosyada mevcut Ayvalık 1 Noterliğinin 29.3.2011 tarihli hat satış sözleşmesinden, Küçükköy Belediye Başkanlığı tarafından verilen 23.3.2011 tarihli ve 97 sayılı Encümen kararı gereğince, davalı borçlu Ali'ın ....38 plakalı hattını 2.000 TL bedelle davalı Ünal'a sattığı anlaşılmaktadır. Balıkesir İli Küçükköy Belediye Başkanlığı Encümenince 23.3.2011 tarih 97 nolu kararla “Ali adına kayıtlı ...38 plakalı ticari taksi Ünal'a devredileceğinden, tescil işlemlerinin Ünal adına yaptırılmasında Belediye yönünden sakınca bulunmadığı” yönünde karar alındığı anlaşılmaktadır.

Anılan 23.3.2011 tarih 97 nolu Encümen kararı ile Ayvalık Şöförler ve Otomobilciler Odasının 7.1.2013 tarihli cevabi yazısından; dava konusu hattın plakaya özgülenmiş bir hak mı (borçluya ait) yoksa Belediyeye ait bir hak mı olduğu açık ve net olarak tespit edilemediğinden, öncelikle mahkemece bu durumun İlgili Belediye başkanlığından sorularak açıklığa kavuşturulması; hat sahibinin davalı borçlu mu yoksa ilgili Belediye mi olduğunun tespiti gereklidir. Dava konusu hat, eğer davalı borçlu Ali'ın mülkiyetinde değil ise kendisine ait olmayan hattı diğer davalı Ünal'a mülkiyet olarak devir etmesi de mümkün değildir. O ihtimalde tabidir ki, sözü edilen hat üzerine haciz konulması ve hattın açık arttırma ile satılması da mümkün olmayacaktır. Zira böyle bir hat İİK'da haczedilebilir bir mal, hak ya da alacak olarak öngörülmemiştir. Kaldı ki tasarrufun iptali davası sonunda verilen kabul kararı üzerine cebri icra yetkisi verilebilecek bir hak da sözkonusu olmayacak, icra dairesince satışa çıkarılacak bir mal veya hak da bulunmayacaktır. Bundan dolayı dava konusu hat satışıyla ilgili tasarruf işlemi için verilen iptal kararı eksik incelemeye dayalı olduğundan, isabetli görülmemiştir. Mahkemece yapılması gereken iş; öncelikle dava konusu hattın mülkiyetinin yukarıda açıklandığı gibi kime ait olduğunu tespit edip, sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

17. HD. 27.10.2014 T. E: 2013/9580, K: 14358

II- Borçlu tarafından, işletme ruhsatı kendisine ait olan “özel halk otobüsü hattı”nın, başka bir kişiye devrine ilişkin işlem hakkında, “tasarrufun iptali davası” açılamayacağı-…Davacının iptalini istediği tasarruflar arasında 223 gövde nolu özel halk otobüsü hattının 10/05/2000 tarih ve 13219 yevmiyeli satışı da yer almaktadır. Antalya Büyükşehir Belediyesi Encümeni'nin 11/05/2000 tarih ve 0614 sayılı kararından da anlaşıldığı üzere işletme ruhsatının şahıslara verildiği ve Belediye Encümeninin izni ve uygun görmesi ile başka bir şahsa devredildiği açıktır. Nitekim somut olayda da davalılar Ömer ve Fatma arasında yapılan 10/05/2000 tarihli satış sonrasında hattın devri için adı geçen Büyükşehir Belediyesi'ne müracaat edilmiş ve devir işlemi de 11/05/2000 tarihli Encümen kararı ile uygun görülerek gerçekleşmiştir.

Tasarrufun iptali davaları borçlanan bir şahsın daha sonra yaptığı tasarruflarla borcunu ödeyemeyecek derecede mal varlığını azaltması halinde yapılan bu tasarrufların alacaklıya karşı geçersiz sayılması ve temlike konu malın borçlunun mal varlığına iade edilmeden o mal üzerinde icra takibi ile alacağın tahsiline imkan veren ve takip hukuku içinde yer alan şahsi bir davadır. Bu nedenlerle iptal davasına konu işlemler maddi hukuk bakımından tamamen geçerli olan ve alacaklıları nazara sokan işlemlerdir.

Dava konusu özel halk otobüsü işletme ruhsatlarının, minibüs ve taksi uygulamasındaki gibi, plakaya özgülenmiş, bir hak olup olmadığı, özel halk otobüslerinin geçici çalışma ruhsatlarının, gerçek veya tüzel kişilere toplu taşımacılık yapma izni (ruhsatı) vermekten ibaret olup olmadığı, dolayısıyla özel halk otobüsü işletme hakkının Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne ait olup olmadığı karar yerinde tartışılmamıştır.

Davaya konu şayet davalı Ömer'in mülkiyetinde değil ise kendisine ait olmayan hattı diğer davalı Fatma'ya mülkiyet olarak devir etmesi (tasarrufta bulunması) da mümkün değildir. O ihtimalde tabiidir ki sözü edilen hat üzerine haciz konulması ve hattın açık artırma ile satılması da mümkün olmayacaktır. Zira böyle bir hat, İcra ve İflas Kanunu'nda haczedilebilir bir mal, hak ya da alacak olarak öngörülmemiştir. (Yüksek Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 27.4.2004 tarih 2004/6198 Esas, 10380 Karar, 3.12.2004 tarih 2004/20157-25034 sayılı kararları da bu yöndedir). Kaldı ki tasarrufun iptali davası sonunda verilen bir kabul kararı üzerine cebri icra yetkisi verilecek bir hak da söz konusu olmayacak, başka bir söyleyişle icra dairesince satışa çıkarılacak bir mal veya hak da bulunmayacak, sonuçta davaya konu edilen "hata ile ilgili borçlunun yaptığı iptale tabi bir tasarruftan söz edilemeyecektir. Bundan dolayı davalıların, davaya konu edilen özel halk otobüsü hattına ilişkin olarak yaptıkları tasarruf işlemi yönünden yapılan araştırma yeterli değildir, izah edilen nedenlerden ötürü, mahkemenin (özel halk otobüsü hattının satışına) yönelik kabul kararının Dairece onanması ile ilgili davalılar vekillerinin karar düzeltme isteklerinin kabulü ile Dairemiz ilamının bu bölümünün kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün yukarıdaki açıklamalar ışığında bozulması gerekmiştir.

17. HD. 07.03.2011 T. E: 2010/6763, K: 1994

III- Davacı vekili, “davalı borçlu Hıdır aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu halk otobüsünü davalı Şenay’a satışına ilişkin tasarrufun iptalini” talep ve dava etmiştir.

Davalı Şenay vekili, “dava konusu aracın hattına haciz, rehin vb sınırlamalar konulamayacağını, davacının konu ettiği aracın satış yapılan otobüs olmadığını” belirterek “davanın reddini” savunmuştur.

Diğer davalı borçlu usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş, ancak verdiği dilekçe ile “satışın muvazaalı olduğunu” belirtmiştir.

Mahkemece, “satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunduğu” gerekçesi ile “davanın kabulüne” karar verilmiş, hüküm davalı Şenay vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281)). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Somut olayda; dava konusu halk otobüsünün hattı ile birlikte satışının iptali talep edilmiş, mahkemece “hattın değeri ve otobüsün mülkiyeti birlikte değerlendirilerek satış bedeli ile gerçek değer arasında bedel farkının bulunduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

Davaya konu D 019 kod ve 34...349 plaka sayılı “özel halk otobüsünün satışı hem otobüs hattının hem de otobüsün mülkiyetinin satışını ihtiva etmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün (İETT) dosya içindeki değişik tarihli yazılarında özel halk otobüsü işletme ruhsatlarının minibüs ve taksi uygulamasındaki gibi plakaya özgülenmiş bir hak olmadığı, özel halk otobüslerinin geçici çalışma ruhsatlarının, gerçek veya tüzel kişilere toplu taşımacılık yapma izni (ruhsatı) vermekten ibaret olduğu ve taşımacıların çalıştıkları hatların satış, haciz ve rehin gibi tasarruf işlemlerine konu edilemeyeceği” vurgulanmıştır. Bu durumda dava konusu D 019 kod numaralı hattın mülkiyetinin davalı Hıdır ve ortağı olan Mehmet..’e ait olmadığı açıktır.

Mülkiyeti kendilerine ait olmayan D 019 kod numaralı hattın diğer davalı Şenay’a mülkiyet olarak devir edilmesi de mümkün değildir. Tabii olarak sözü edilen hat üzerine haciz konulması ve hattın açık artırma ile satılması da mümkün değildir. Zira böyle bir hat, İcra ve İflas Kanunu’nda haczedilebilir bir mal, hak ya da alacak olarak öngörülmemiştir. Kaldı ki tasarrufun iptali davası sonunda verilen bir kabul kararı üzerine cebri icra yetkisi verilecek bir hak da söz konusu olmayıp, başka bir deyişle icra dairesince satışa çıkarılacak bir mal veya hak da bulunmayacaktır.

Davaya konu edilen otobüsün satışına gelince, dava dilekçesinde, davalılar arasında gerçekleşen ve dava dışı Mehmet Reşat Gül’ün de hissesi dahil edilerek yapılan 14/09/2005 tarihli otobüs satışının da iptali talep edilmiş olup, bu tasarruf açısından da bedel farkı olduğundan bahisle dava kabul edilmiştir. Ne var ki otobüsün gerçek değeri ile satış bedeli arasında noter satış senedine göre mislini aşan bir fark bulunmamaktadır. Bu durumda İİK'nın 278/2 maddesinde belirtilen edimler arasındaki aşırı farkın oluştuğundan söz edilemez. Ancak az yukarıda belirtildiği şekilde, mahkeme davacı tarafından gösterilen iptal nedenleri ile bağlı olmayıp, İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayalı olarak iptal kararı verebilir. Hal böyle olunca, dava konusu 34 DG 7349 plaka sayılı otobüsün malikleri tarafından satışının yapıldığı sırada 3. kişi durumunda olan Şenay’ın gerek kendisi gerekse kocası Sedat vasıtasıyla borçlulardan Hıdır’ın alacaklıdan mal kaçırmak ya da alacaklıyı ızrar kastı ile hareket ettiğini bilip bilmediği veya bilebilecek durumda olup olmadığı üzerinde durulmalı, davalı Şenay’ın yanında çalıştırdığı sigortalıların aynı zamanda aracın satıştan önceki 1/4 maliki olan Mehmet…’ün yakınları olduğunun tutanaklarla tespit edildiği nazara alınmalı, ceza kovuşturmalarına da konu olan olaylar içinde davalı Şenay’ın kocası Sedat ile davalı Hıdır ile yakınlarının da bulunduğu gözetilerek, olaylar değerlendirilmeli ve otobüsün mülkiyetinin satışına ilişkin tasarrufun iptal edilip edilmeyeceği üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.

17. HD. 22.02.2011 T. E: 2010/10039, K: 1464

Not: ‘Tasarrufun iptali davaları’ konusunda yerel mahkemelerce verilen kararları temyizen inceleyen Yargıtay 17. Hukuk Dairesi -yukarıda sunulan içtihatlarında görüldüğü gibi- “borçlunun aracının çalıştığı hattın, borçlu tarafından başka bir kişiye devredilmesi halinde, bu tasarruf hakkında ‘tasarrufun iptali davası’ açılamayacağını” belirtmektedir. Halbuki Yargıtay 12. Hukuk Dairesi “borçlunun aracının çalıştığı hattın parasal bir değer taşıdığını kabul ederek, borçlunun borcundan dolayı bu hattın haczedilip açık arttırma ile satılabileceği” görüşündedir.