"...Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigorta poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1. maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Mülga TTK'nun 1293. maddesinde kara sigortaları bakımından sigorta ettirenin tedbir alma mükellefiyeti düzenlenmiştir. Buna göre sigorta ettiren zararı önlemeye ve hafifletmeye yarayacak tedbirleri almakla mükelleftir. Tedbirin alınmaması halinde anılan maddenin son fıkrasında Mülga TTK'nun 1292/son fıkrasına atıf yapılmaktadır. Bu durumda ise sigorta ettiren gerekli tedbirleri almamış ise, eğer kasıtlı olarak bu şekilde davranmışsa sigorta tazminatını isteme hakkını yitirecek, kusuru ihmal derecesinde olursa,ihmalin ağırlığına göre sigortacının ödemekle yükümlü olduğu sigorta bedelinden indirime gidilecektir. Paralel düzenleme Kasko Genel şartları B-2 de de yer almaktadır.
TTK'nun 1429. maddesine göre, sigortacı aksine sözleşme yoksa sigorta ettirenin, sigortalının, lehtarın ve bunların hukuken sorumlu bulundukları kişilerin ihmallerinden kaynaklanan zararların tazmin ile yükümlüdür. Sigorta ettiren, sigortalı ve tazminat ödenmesini sağlamak amacı ile bunların hukuken fiillerinden sorumlu oldukları kişiler, rizikonun gerçekleşmesine kasten sebep oldukları takdirde, sigortacı tazminat borcundan kurtulur ve aldığı primleri geri vermez. Anılan Yasa'nın 1448.maddesi ise sigorta ettirenin rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda zararın önlenmesi ve azaltılması ve engel olunması için imkanlar dahilinde önlemler almakla yükümlüdür ve bu yükümlülüğe aykırılık sigortacı aleyhine bir durum yaratmış ise kusurun ağırlığına göre tazminattan bir indirim yapılır. Somut olayda davaya konu riziko poliçe vadesi içinde meydana gelmiştir. Söz konusu hasarın davacının aracını kiralayanın çalışanı olan Bünyamin...'nin dava konusu biçerdöver ile aynı depoda bulunan dava dışı başka bir biçerdöverin tamiri sırasında kaynak makinesinden çıkan kıvılcımlar sebebi ile yangının meydana geldiği, dava dışı Bünyamin... aleyhine Bafra Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2012/370 Esas- 2012/1019 Karar sayılı dava dosyası ile “Genel Güvenliği Taksirle Tehlikeye Sokulması” suçundan ceza verildiği, söz konusu cezanın da HAGB'e çevrildiği anlaşılmaktadır. Dava dışı Bünyamin...'nin kendi aracının tamiri sırasında kaynak makinesinden çıkan kıvılcımlar sebebi ile yangının meydana gelmesine sebep olduğu, TTK'nın 1448. (TTK.1293.md.) maddesine göre davacının kiralayanın çalışanının zararın artmasına neden olup olmadığı, zararın meydana gelmemesi için gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı, tedbirler alınmadı ise tazminattan indirim yapılıp yapılmayacağı hususunun ceza dosyası da değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
.....
6100 sayılı HMK’nin belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde "(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde dava konusu yangın sebebi ile müvekkilinin aracının gerçek değerinin tahkikat sonucu belirleneceğinden şimdilik 30.000,00 TL'nin 20.05.2012 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 05.12.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini toplam 134.536,00 TL'ye ıslah ettiğini beyan etmiştir.
Kabule göre; söz konusu dava belirsiz alacak davası olarak açılmasına göre davacının alacağının tamamına talep gözönüne alınarak 20.05.2012 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken 30.000,00 TL'nin 20.05.2012 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte, 104.536,00 TL'nin ıslah tarihi olan 05.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi doğru değildir.
17. HD. 21.02.2018 T. E: 2015/11492, K: 1176
Ayrıntılı görüntülemek için tıklayın