"...Davacılar vekili, davalılardan Şeref... yönetimindeki ticari taksi ile davacıların kızı Özlem'a çarpması sonucu, Özlem ..'un vefat ettiğini belirterek maddi tazminat yönünden fazlaya ilişkin haklar ile kusurlu sürücüden manevi tazminat istemi hakkı saklı kalması kaydıyla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 107. maddesine göre belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatının, kazaya karışan kusurlu sürücü yönünden olay tarihinden, sigortacı yönünden temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme tahsiline, yetersiz ödemeye ilişkin ibranamenin iptali ile bakiye maddi tazminatın sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı gerçek kişiler yetki itirazında bulunmuş olmadığı takdirde davanın esastan reddini talep etmiş, davalı sigorta şirketi de davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davasının kesin yetki dava şartı yokluğundan usulden reddine, görevli mahkemenin Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; hüküm, davalı H. S. AŞ vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. "7. maddesinde de," davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hallerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir." denilmektedir. Yine aynı Yasa'nın 16. maddesinde ise, "Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir." hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. Maddesinde ise "Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." ifadesine yer verilmiştir.
HMK 16. madde hükmü, HUMK’taki düzenlemeye oranla daha genişletilmiş ve ayrıntılandırılmıştır. Ancak HMK'da kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup haksız fiile ilişkin davalardaki yetki kesin yetki olmayıp bir seçimlik yetkidir. ” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu,27.05.2015 tarih, Esas No: 2013/11-2359, Karar No: 2015/1443)
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda, dava trafik kazasından kaynaklanmakta olup trafik kazası netice itibari ile bir haksız fiildir. Davaya konu trafik kazası Trabzon'da meydana gelmiştir. Davalı sigorta şirketinin yerleşim yeri Şişli/İstanbul, davalı gerçek kişilerin yerleşim yeri Trabzon'dur.
Davacı taraf HMK'nın 16. maddesi gereğince seçimlik hakkını kullanarak davalı sigorta şirketinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açmıştır. Her ne kadar davalı gerçek kişiler yetki itirazında bulunmuş ise de davacı yetkili mahkemelerden biri olan yer mahkemesinde davasını açmış ve kesin yetki hali de söz konusu değildir. Bu durumda mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir..."