Davalılar ... ve ... 16.08.2016 tarihli dilekçeleri ile davacı ... (...) tarafından kendilerine karşı açılan miras payı oranında tapu iptal ve tescil davasının Mahkemece reddedildiğini bunu bildiklerini, ancak daha sonra Mahkemece 28.05.1998 tarihinde davanın kabulüne karar verildiğini, gerekçeli kararın vekilleri Av....'ya 12.08.1998 tarihinde tebliğ edildiğini, vekillerinin kendilerine herhangi bir açıklama ve temyiz hakları konusunda bilgi vermediğini, kararın böylece kesinleştiğini, haklarından mahrum kaldıklarını, gerekçeli kararı 09.08.2016 tarihinde öğrendiklerini öne sürerek eski hâle getirme talep etmişler, bu talepleri kabul edildikten sonra, Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararı, muris muvazaası koşulları oluşmadığından, miras bırakan annelerine baktıklarından temyiz ettiklerini bildirmişler ve kararın bozulmasını istemişlerdir.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı ... G., davalılar ile ortak mirasbırakanları olan anneleri ...'in maliki olduğu 660 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 3 nolu bağımsız bölümünün 1/2 payını davalılara satış göstererek temlik ettiğini, satışın gerçek satış olmadığını ve kendisinin miras hakkından mahrum bırakılması amacıyla tasarrufta bulunulduğunu öne sürerek miras payı oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiş, davalılar davanın reddini savunmuşlar,Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen kararın, Dairece, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulması ve davalılar vekilinin karar düzeltme isteğinin reddedilmesi üzerine mahkemece bozma kararına uyulmuş, 28.05.1998 tarihli ve 1998/179 Esas 1998/259 Karar sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar davalılar ... ve ... vekileri Av. ...'e 12.08.1998 tarihin'de tebliğ edilmiş ve kararın arka sayfasına taraflara tebliğ edilen kararın taraflarca temyiz edilmediğinden bahisle 15.09.1998 tarihinde kesinleştiğine ilişkin şerh verilmiş, bu karara karşı eski hâle getirme ve temyiz isteklerinde bulunulmuştur.
İsteklerin niteliğine göre; öncelikle eski hâle getirme talebinin karara bağlanması gerekmektedir.
Bilindiği üzere; eski hâle getirme (hâli sabıka irca) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 166. ile 174.maddelerinde düzenlenmiş, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun (HMK) 95.ile 101.maddelerinde benzer hükümler getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler bir bütün olarak gözetildiğinde; HUMK. 166. (HMK. 95/1.) maddesine göre elde olmayan sebeplerle kanunda belirtilen veya hâkim tarafından tayin edilen kesin süre içerisinde yapılması gereken bir işlemin, ilgili tarafın arzu ve ihtiyarı dışında yapılamamış olması süresinde yapılamayan işlemle ulaşılmak istenen sonuca eski hâle getirme dışında başka bir hukuki yolun kalmaması ve yasal yola başvurulmasını önleyen engelin kalkmasından sonra HUMK.' nın 168.maddesine göre on gün HMK.'nin 96.maddesine göre, iki hafta içerisinde eski hâle getirme talebinde bulunulması gerektiği görülmektedir. Yani yasal yolların kullanılmamasının yasal yolu kullanamayan tarafın iradesi dışında meydana gelen nedenlere dayanması gerekir.
Davalılar, eski hâle getirme nedeni olarak, vekilleri Av. E...'nın yüzüne karşı 28.05.1998 tarihinde karar verildiği ve adı geçene gerekçeli kararın 12.08.1998 tarihinde tebliğ edildiği hâlde, kendilerinin temyiz hakkı olduğundan hiçbir surette haberdar edilmediklerini göstermişler gerekçeli kararı 09.08.2016 tarihinde öğrendiklerinden bahisle, eski hâle getirme haklarını kullandıklarını bildirmişler ve temyiz süresinin ihya edilmesini istemişler, eski hâle getirme isteklerinin kabulünden sonra da kararın temyiz dilekçesinde belirtilen sebeplerden dolayı bozulmasını talep etmişlerdir.
Davalıların taleplerinin niteliğine göre, öncelikle eski hâle getirme talebinin incelenmesi gerekir.
Somut olayda, davalılar vekilleri Av. E..'ya gerekçeli kararın tebliğ edildiğini vekillerinin kendilerini temyiz konusunda bilgilendirmediğini eski hâle getirme sebebi olarak ileri sürmüşlerdir. Kendisine gerekçeli karar tebliğ edilen taraf vekilinin görevi -koşulları varsa- kararı temyiz etmektir. Vekil ile asil, karşı tarafa veya mahkemeye karşı birlikte sorumludur. Tebliğ edilen gerekçeli karar hakkında vekilin asile bilgi verip vermemesi veya kararın vekil tarafından temyiz edilip edilmemesi vekil ile asil arasında iç ilişkidir, diğer tarafı veya mahkemeyi ilgilendirmez. Vekilin -somut bir mazeret olmadan- temyiz yoluna başvurmaması eski hâle getirme nedeni olamaz. Eski hâle getirme nedeni yerinde görülmediğinden, Mahkemece verilen karar yasal sürede temyiz edilmemiş ve kesinleşmiş olduğundan davalıların eski hâle getirme ve temyiz tâleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
1. HD. 03.1.2017 T. E: 2016/18369, K: 35
Tam metni için aşağıdaki bağlantıya tıklayınız.