Menfi Tespit Davaları ile İtirazın İptali Davaları Arasındaki Hukuki Yarar İlişkisine Dair Bilgi Notu

1- Borçlunun “menfi tespit davası” açmasından sonra, alacaklı “itirazın iptali davası” açabilir mi? Bu davayı açmakta 'hukuki yararı' var mıdır? 2- Alacaklının “itirazın iptali davası” açmasından sonra, borçlu “menfi tespit davası” açabilir mi? Bu davayı açmakta “hukuki yararı” var mıdır?

1- Borçlunun “menfi tespit davası” açmasından sonra, alacaklı “itirazın iptali davası” açabilir mi? Bu davayı açmakta 'hukuki yararı' var mıdır?

Menfi tespit davasında verilen hüküm, davacı-alacaklının ilamsız takibine devamını sağlamayacağından ve davacı alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yararının bulunduğu- Mahkemece davacının icra takip tarihi itibarıyla alacaklı olduğu miktarın belirlenmesi gerektiğinden ve menfi tespit davası karara bağlanmış olduğundan, menfi tespit davası alacak miktarı yönünden HMK. mad. 165 uyarınca bekletici mesele yapılarak menfi tespit davasının kesinleşmesinden sonra varılacak sonuca göre, itirazın iptali davasında karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, davalının 22… no’lu elektrik tesisatına ait tanzim edilmiş elektrik faturalarını ödemediği için alacağın tahsili amacıyla icra takibine giriştiklerini ileri sürerek, davalının itirazının iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, “müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını, ödeme emrinde talep edilen 26.10.2000 tarihli 24,58 TL’lik faturayı davacının banka hesabına yatırdığını, diğer alacaklar yönünden müvekkilinin İstanbul 6. Tüketici Mahkemesinin 2007/691 Esas sayılı dosyasıyla açtıkları menfi tespit davasının 07.05.2009 tarihinde sonuçlandığını ama kararın kesinleşmediğini, her iki davanın aynı nitelikte bulunması nedeniyle davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını” belirterek “davanın reddini” istemiştir.

Mahkemece, “bu dosya talebi ile İstanbul 6. Tüketici Mahkemesinin 2007/691 Esas sayılı dava dosyasına konu edilen borçla aynı olduğu, aynı borç dönemlerini kapsadığı ve aynı mahiyette olduğu” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

İstanbul 6.Tüketici Mahkemesi’nin 2007/691 Esas sayılı davası, menfi tespit davası olup, menfi tespit davasında verilen hüküm, davacı alacaklının ilamsız icra takibine devamını sağlamaz. Bu nedenle davacı alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı vardır. Mahkemece davacının icra takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu miktar belirlenmelidir.

Ayrıca İstanbul 6.Tüketici Mahkemesinin 2007/691 Esas sayılı menfi tespit davasının 07.05.2009 tarihinde karara bağlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda menfi tespit davası alacak miktarı yönünden 6100 sayılı HMK 165. maddesine göre bekletici mesele yapılarak menfi tespit davasının kesinleşmesinden sonra varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

19. HD. 05.06.2012 T. E:5824, K:9451 (Kaynak: e-uyar.com)

NOT: Borçlunun açtığı “menfi tespit davası”ndan sonra, alacaklı tarafından “itirazın iptali davası” açılması durumunda, açılan “itirazın iptali davası”nda davacı-alacaklının hukuki yararı bulunduğu gerek uygulamada ve gerekse doktrinde tereddütsüz kabul edilmektedir. Gerçekten; aleyhine açılan menfi tespit davasının reddedilmesi, alacaklıya, borçlu hakkında başlattığı ve borçlunun itirazı ile durmuş olan ilamsız icra takibine devam etmesini sağlamaz. Bu nedenle, alacaklı ancak borçlu hakkında “itirazın iptali davası” açarak, alacağı ‘itirazın iptaline’ ilişkin ilamı icra dosyasına koyarak durmuş olan takibin devamını sağlayabilir. Bu bakımdan, her iki dava ‘talep sonucu’ bakımından aynı olmadığı gibi aralarında ‘derdestlik’ de bulunmadığı ve itirazın iptali davasında davacı-alacaklının istediği hukuki korumaya ulaşması açısından bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu kuşkusuzdur. Menfi tespit davasından sonra ‘karşılık dava’ veya ‘ayrı bir dava’ olarak “itirazın iptali davası” açılması ya da alacaklı tarafından bir ‘alacak davası’ açılması mümkündür. (KURU, B. İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, 2003, s.87 vd. , 119 – ÖZKAN,Y. İcra ve İflas Hukukunda İtirazın İptali Davası, 2004, s.107 – AKKAN, M. İcra Hukukunda Menfi Tespit ve İtirazın İptali Davası Arasındaki Derdestlik ve Kesin Hüküm İlişkisi “Dokuz Eylül Ünv. Huk. Fak. Der. , S:2, 2010, s.21)

“Menfi tespit davası” sonucunda verilen hükmün “kesin hüküm” olarak ‘itirazın iptali davasını etkileyeceğinden, iki davanın birleştirilmesi (HMK. mad. 166), bu mümkün olmazsa, menfi tespit davasının, sonra açılan “itirazın iptali davası”nda ‘bekletici sorun’ yapılması (HMK. mad. 165) usul ekonomisine uygun düşer (KURU, B. age. s.88). Çünkü, “menfi tespit davası”nda da, “itirazın iptali davası”nda da genel hükümlere göre aynı hukuki ilişkinin varlığı incelenir. Bu şekilde mahkemelerin iş yükü artmadan tek bir mahkemenin yaptığı inceleme ile yetinilir. (AKKAN, M. agm. s.21) Yüksek mahkemenin içtihatları da bu doğrultudadır. (Bknz. 13. HD. 08.12.2005 T. 12228/1820219. HD. 27.11.1995 T. 7875/1025719. HD. 08.07.2008 T. 11107/758113. HD. 19.10.2009 T. 5267/11668 “Kaynak: e-uyar.com“)

2- Alacaklının “itirazın iptali davası” açmasından sonra, borçlu “menfi tespit davası” açabilir mi? Bu davayı açmakta “hukuki yararı” var mıdır?

Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar, “itirazın iptali” davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı-

Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının arkadaş olduklarını, davacının Türkçe bilmediğinden davalının davacıya Türkçe konusunda yardım ettiğini, gerekli çevirileri yaptığını, bunun dışında hiçbir ticari faaliyeti olmadığını, iş ortaklığının da bulunmadığını, davalının davacının Türkçe bilmemesinden yararlanarak 25/07/2008 tarihinde Anlaşma başlıklı bir metin imzalattığını, davalının kötü niyetli davranarak kendisine haksız yere çıkar sağlamak için davacıya böyle bir metin imzalattığını, davalı, Anlaşma başlıklı metnin imzalattırıldığı tarih üzerinden neredeyse 3 sene geçtikten sonra, Antalya 10.Noterliğinin 13.12.2011 tarihli 41185 yevmiye numaralı ihtarnameyi davacıya gönderdiğini, ancak davacının gönderilen ihtarnameden çok sonradan haberdar olduğunu, bu nedenle cevap bile veremediğini, davalının göndermiş olduğu ihtarnamede iş ortaklığından bahsetmekte ve 110.000 Euro alacaklı olduğundan, davalının annesi tarafından davacıya 50.000 Euro verildiğinden bahsedildiğini, sözü edilen hususların sadece bir iddiadan ibaret olup, gerçek dışı olduğunu, davacı ve davalı arasında hiçbir zaman işortaklığı olmadığını, davacıya imzalattırılan Anlaşma başlıklı metnin noterde imzalansa idi Türkçeye çevirisinin yapılması gerekeceğini, bu sözleşmenin resmi bir sözleşme olarak kabul edilemeyeceğini, davalının davacı müvekkili aleyhine Antalya 5.İcra Müdürlüğünün 2012/4135 Esas sayılı icra takibini başlattığını, icra takibine borçlu olmadıklarından dolayı itiraz edildiğini, icra takibinin durdurulduğunu belirterek, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 5.İcra Müdürlüğünün 2012/4135 esas sayılı takip dosyasından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyetli olmasından dolayı icra takip dosyasındaki toplam alacak tutarının %40 oranından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili 28/08/2012 tarihli cevap dilekçesi ile, davacı ile davalının eski arkadaş olmakla birlikte 2008 yılında iş ortaklığına girdiklerini, bu iş ortaklığını kendi aralarında (3 ortak) sözleşmeye dökerek imza altına aldıklarını, davalı müvekkilinin söz konusu ortaklık bedeli olarak Antalya 10.Noterliğinin 13/12/2011 tarih ve 41185 yevmiye numaralı ihtarnamede belirtilen bedelleri ödediğini, iş ortaklığı olmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacı adına kayıtlı olan 07 DU 094 plakalı aracın Antalya 13.Noterliğinin 16/09/2010 tarih ve 27323 yevmiye numaralı Araç satım sözleşmesi ile M.T.B. Spor Malz. Turz. Tic. Ltd. Şti. Ye satıldığını, söz konusu şirketin şirket ortaklarından M. A. E. davacı T. F. M....in şirket ortağı olduğu K. Tur. Gıda Paz. Ltd. Şti.nin eski ortağı olup daha sonra şirket hisselerinin tamamını davacıya devrettiğini ve bu hususun 3 Ağustos 2012 tarihli 8126 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, davacının ülkemizde ticari işletmeler işletmekte, ticaret yapmakta olan basiretli bir tacir olduğunu, bilmediği bir ortaklık sözleşmesini imzalamasının ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığını, kaldı ki davacının sözleşmeye 3 yıl önce suç duyurusunda ve itirazda da bulunmadığını, dolayısıyla sözleşmenin gerçek olduğunu, davacının yükümlülüklerini yerine getirmekle mükellef olduğunu, sözleşmede miktar yazılmamasının sebebinin söz konusu sözleşmede bulunan malzemelerin miktarlı olmasından dolayı olduğunu bildirip, davanın reddine, 5.İcra Müdürlüğünün 2012/4135 sayılı dosyasından takibin devamına, davacının kötü niyetli olması sebebiyle %40 oranından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

Mahkemece “...söz konusu icra dosyasındaki takip, usule uygun itirazla durmuş, davacı aleyhine yürüyen herhangi bir icra takibi kalmamıştır. Eğer alacaklı olduğunu iddia eden davalı taraf alacaklı olduğunu düşünür ve takibe devam etmek isterse, ya mevcut icra dosyasında itirazın kaldırılması/iptali talebinde bulunacak, ya da yeni bir icra takibine girişecektir. Mevcut durumda davacı aleyhine yürüyen, borçlu olduğu iddia olunan herhangi bir takip söz konusu olmadığından, davacının mevcut davayı açmakta mahkememizce hiçbir hukuki yararı görülmemiş, dolayısıyla davanın esasına girilmeksizin usulden red kararı vermek gerekmiştir...” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir .

Somut olayda, davacı aleyhine 27/06/2012 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 07/07/2012 tarihinde tebliğ edildiği, 10/07/2012 tarihinde borca ve faize itiraz edildiği, menfi tespit davasının ise 18/07/2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.’nun 114. maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak kabul edilmiştir.

Hakkı ihlal edilen bir kişi davacı olarak mahkemeye başvurup hukuki korunma talep edebilir.

Ancak, davacının hukuki korunma talep edebilmesi için korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir.

Davacının dava hakkına sahip bulunması mahkemeden hukuki koruma isteyebilmesi için yeterli değildir. Dava açan kişinin ayrıca dava açmakta hukuki bir yararı bulunmalıdır.

Kural olarak inşai davalarda ve eda davalarında hukuki yararın bulunduğu varsayılır. Davacı bu tür davalarda hukuki yararının bulunduğunu bildirmek ve ispat etmekle yükümlü değildir. Ancak şüphe halinde hukuki yararın mevcut olup olmadığı inceleme konusu yapılır.

Tespit davalarında bu arada menfi tespit davasında davacının davanın açılmasında hukuki yararı bulunmalıdır. Davacı menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu bildirmeli, açıklamalı ve gerekirse ispat etmelidir. (Kuru Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, c.II.s.1368; Hanağası Emel; Davada Menfaat, Ankara, 2009,s.314)

Davacı menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğunu ispat edemezse dava dava şartı olan hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmelidir.

Somut olayda davacının, henüz davalı alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılmasını beklemeden menfi tespit istemiyle eldeki bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar, itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Nitekim söz konusu bu halde, yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, “takibe itiraz” sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz. Bu itibarla borçlu, “itirazın iptali” davası için alacaklıya tanınan bir yıl gibi uzun bir süreyi beklemeden maddi hukuk anlamında, borcun bir an önce ve kesin olarak ortadan kaldırılmasını istemek hakkına sahip olup, böyle bir durumda dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını kabul etmek mümkün değildir. Yapılmış bir icra takibi olmadan da borç tehdidi altında olan kişinin menfi tespit davası açabileceği, İcra iflas Kanununun 72/1. ve2. maddesinde açıkca düzenlenmiştir. O halde dava konusu olayda, hakkında başlatılan takibe itiraz eden borçlu davacının, kendisine karşı bir itirazın iptali davası açılmasını beklemeden bu menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekirken, aksine düşüncelerle hukuki yarara ilişkin “dava şartı” yokluğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Nitekim ayni ilkeler HGK. 2010/19 E. - 123 E. - 154 K.2011/13 -576 E. - 747 K.2011/19-622 E. - 2012/9 K. sayılı kararlarında da benimsenilmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA..

3. HD. 09.09.2013 T. E: 9628, K: 11929 (Kaynak: e-uyar.com)

NOT: Alacaklının “itirazın iptali davası” açmasından sonra, borçlu tarafından “menfi tespit davası” açılamayacağı, çünkü bu davacı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerek doktrinde ve gerekse uygulamada tereddütsüz kabul edilmektedir.

Doktrinde “itirazın iptali davasının” hukuki niteliği de dikkate alınarak, itirazın iptali davası devam ederken, menfi tespit davası açılmışsa, ‘derdestlik itirazı’ ile karşılaşılabileceği çünkü itirazın iptali davasında alacağın varlığı veya yokluğuna ilişkin bir tespit de yer aldığı, ayrıca borçlunun itirazın iptali davasında genel hükümlere göre savunma sebeplerini ileri sürebileceği, savunma olarak ileri sürülebilecek olan hususların ayrı bir tespit davasına konu olamayacağı” belirtilmiştir.(KURU,B. İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, 2003, s.49 vd. - ÖZKAN, Y. İcra ve İflas Hukukunda İtirazın İptali Davası, 2004, s.109 – TANRIVER, S. Medeni Usul Hukukunda Derdestlik İtirazı, 2007, s.88, Dipnot:148 – PEKCANITEZ, H. / ATALAY,O./SUNGURTEKİN,Ö.M. /ÖZEKES,M. İcra ve İflas Hukuku, 2011, s.209 - AKKAN, M. İcra Hukukunda Menfi Tespit ve İtirazın İptali Davası Arasındaki Derdestlik ve Kesin Hüküm İlişkisi “Dokuz Eylül Ünv. Huk. Fak. Der. , S:2, 2010, s.12 vd.)

Uygulamada; Yargıtay’ın farklı daireleri çeşitli kararlarında “hukuki yararın dava şartı olduğunu, itirazın iptali davası devam ederken borçlu tarafından açılmış olan menfi tespit davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini” aşağıdaki şekilde belirtmişlerdir:

- “Yüklenici/alacaklı şirket, borçlu/iş sahibi hakkında İzmir ... İcra Müdürlüğü'nün 2012/… Esas sayılı icra dosyasıyla giriştiği icra takibinde 2.300,00 TL asıl alacağın tahsilini istemiş, takip borçlusu tarafından icra dosyasına sunulan 30.01.2012 tarihli dilekçeyle borcun tamamına itiraz edilmiş, takip durmuştur. Davacı yüklenici tarafından davalı borçlu iş sahibi aleyhine 29.08.2012 tarihinde itirazın iptali davası açılmıştır. Takip nedeniyle davalının davacıya borçlu olup olmadığı bu davada belirlenecek ve sonucuna göre takibin akıbetiyle ilgili karar verilecektir. İtirazın iptali davası devam ederken takip borçlusunun karşı dava açarak menfi tespit talebinde bulunmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK'nın 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar dava şartı olduğundan itirazın iptali davasından sonra açılmış olan menfi tespit davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddi gerekirken, esası incelenip kabulü yönünde karar verilmesi doğru olmamıştır. Kararın bu nedenle bozulması uygun bulunmuştur.” (15. HD. 03.12.2015 T. 4176/6156) “Kaynak: e-uyar.com

- “Hukuki yarar, 6100 sy. HMK'nın 114/1-h maddesinde de düzenlendiği üzere dava şartı olup aynı Yasa'nın 115/1. maddesi gereği re'sen gözetilmelidir. Menfi tespit davasının davacısı Sabiha açılacak itirazın iptali davasında, menfi tespit davasında iddia ettiği hususları savunma olarak ileri sürme imkanına sahiptir. 

Açıklanan bu nedenlerle asıl davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı, bu sebeple dava şartı olan hukuki yarar yokluğundan reddi gerekirken…” “Karşı Oy Yazısı” (19. HD. 16.04.2014 T. 4433/7554) “Kaynak: e-uyar.com

- “İtirazın iptali davası açılıp görülmekte olduğu sırada aynı konu ile ilgili olarak menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Hukuki yarar bir dava şartı olmakla, temyiz incelemesinde resen görülmesi gereken bir husus olup, aleyhe bozma yasağı kapsamı dışındadır. Yerel mahkeme hükmünün birleşen dava yönünden de bu gerekçeyle bozulması gerekirken, sadece yukarıda yazılı ilamımızda yazılı gerekçe ile bozulmuş olduğundan davalı- birleşen dosya davacısı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.” (19. HD. 24.02.2014 T. 1583/3552) “Kaynak: e-uyar.com

- “İtirazın iptali davası açıldıktan sonra menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar yoksa da, itirazın iptali davası açılmadan önce borçlunun aleyhine girişilen icra takibi nedeniyle İİK'nun 72. maddesine dayanarak menfi tespit davası açmasında hukuki yarar bulunmaktadır.” (19. HD. 06.01.2014 T. 17311/621) “Kaynak: e-uyar.com

-“İtirazın iptali davası açıldıktan sonra aynı hukuki sebebe dayanarak menfi tespit davası açılmasında hukuki yararı bulunmadığı gözetilerek mahkemece davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” (19. HD. 16.12.2013 T. 14780/19903) “Kaynak: e-uyar.com

-“Davacı şirketin davalı aleyhine başlattığı ilamsız icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldıktan sonra davalı yanca aynı ticari ilişkiye ve delillere dayanarak borçlu olmadığını ileri sürerek karşı dava yoluyla menfi tespit davası açmıştır. Hukuki yarar, dava şartı olup, mahkemece resen nazara alınması gerekir. Menfi tespit davasında ileri sürülen iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından mahkemece bu yön gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.” 19. HD. 04.12.2013 T. 14644/19360) “Kaynak: e-uyar.com

-“Bir davada hukuki yararın bulunması dava şartıdır. Somut olayda, daha önce açılıp görülen kesinleşmemiş olsa da itirazın iptali davasında davalı olarak borçlu olmadıklarını savunma imkanına sahip olan dosyadaki davacıların, itirazın iptali davasının açılması ve karara çıkmasından sonra işbu menfi tespit davasını açmakta hukuki yararları bulunmamaktadır. Mahkemece, açıklanan bu yön gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” (19. HD. 04.11.2013 T. 12628/17117) “Kaynak: e-uyar.com

-“Davalı ….. A.Ş.nin davacı C… A.Ş. aleyhine başlattığı ilamsız icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldıktan sonra davacı C…. 'nın aynı ticari ilişkiye ve delillere dayanarak borçlu olmadığını ileri sürerek menfi tespit davası açmıştır. Hukuki yarar, dava şartı olup, mahkemece resen nazara alınması gerekir. Menfi tespit davasında ileri sürülen iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından mahkemece bu yön gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, somut olayda eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açılmasında da hukuki yarar bulunmadığının gözetilmemesi de isabetsizdir.” (19. HD. 24.02.2011 T. 13689/2409) “Kaynak: e-uyar.com

-“Davalı banka tarafından davacı aleyhine başlatılan ilamsız takibe itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmıştır. Davacı daha sonra davalı bankaya kredi ilişkisinden dolayı borçlu olmadığını ileri sürerek menfi tespit davası açmıştır. Menfi tespit davasında ileri sürülen iddialar, itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, mahkemece bu yön gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.” (19. HD. 26.06.2003 T. 10019/6865) “Kaynak: e-uyar.com