"...
2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...Hizmet tespitine ilişkin davaların yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79 ve 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddesi bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında vurgulandığı gibi davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiğinden, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekir.
506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işyerinden, adına 10/10/1997 – 01/11/1998 tarihleri arasında çalışma bildirilen davacının 25/11/1998 – 23/05/2000 tarihleri arasında askerlik yaptığı, 20.10.2005-31.3.2006 arasında davacı tarafından kabul edilen dava dışı ... sicil numaralı ... Otomotiv Ltd Şti işyerinden bildirim yapıldığı, davacı vekilinin 16/01/2019 tarihli oturumda, 09/10/1994 – 01/11/1998 tarihleri arasındaki hizmet tespitine ilişkin davayı HMK.’nın 150. maddesi gereğince müracaata bıraktığını beyan ettiği, davacının 07/04/2006 – 14/06/2007 arasında tekrar davalı işyerinden bildiriminin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bölge Adliye Mahkemesince davacının 9.10.1994-1.11.1998 tarihleri arasındaki talebi yönünden verilen karar yerinde ise de, 1.6.2000-1.10.2005 tarihleri arasındaki süre yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olması eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır. Davacının çalıştığını kabul ettiği 20.10.2005-31.3.2006 tarihleri arasındaki dava dışı işyerindeki çalışmaları nedeniyle davalı işyerindeki çalışmasının kesintiye uğradığı açıktır. Davalı işyerinde geçen çalışmalarının tespitine ilişkin hak düşürü sürenin 31.12.2005 tarihinden itibaren başladığı ve 5 yıl içinde dava açılabileceği yasa hükmü gereğidir. Eldeki davanın ise 6.5.2011 tarihinde yani hak düşürücü süreden sonra açıldığı belirgin olup, davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince 1.6.2000-1.10.2005 tarihleri arasındaki süre yönünden davanın kabulüne dair verilen karar bozulmalıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur...."