Devir ve murisin ölüm tarihi üzerinden 40 yılı sonra muris muvazaasına ilişkin dava açılması-
Tedavi edilemeyecek aşamada hasta olduğunu öğrenen murisin eşinin baskısıyla taşınmazını tek erkek evladı olan davalıya devrettiği, devre ilişkin resmî işlemlerin murisin hastalığı nedeniyle evinde gerçekleştirildiği, taşınmazın bedelini ödediğini savunan davalının devir tarihi itibariyle henüz on dokuz yaşında olduğu, torna işi ile iştigal ettiği tanık beyanlarından anlaşılsa da satım bedelini ödeyebilecek maddi imkâna sahip olmadığı, savunmada bahsi geçen taksim sözleşmesinin uygulanmadığı gözetildiğinde, "işlemin muvazaalı olduğu" kanıtladığından, devir tarihi ve murisin ölüm tarihi üzerinden 40 yılı sonra açılan muris muvazaasına ilişkin davanın kabulü gerektiği- "Miras bırakanın mirasçılara bıraktığı başka taşınmazlarının da bulunduğu, taşınmazların miras taksim sözleşmesine konu edildiği, miras bırakanın bir çocuğunu diğer çocuğuna tercih etmesi için bir nedeninin bulunmadığı, muvazaa iddiasının kanıtlayamadığı, tenkis yönünden değerlendirme yapılması gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
"..13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda dosya kapsamı ve taraflarca sunulan delillere göre, miras bırakan ... tarafından 27.12.1972 tarihinde davalı oğlu ...’a satış suretiyle yapılan dava konusu geldisi 12 parsel olan 312 ada, 41 ve 42 parselde kayıtlı taşınmaza ilişkin temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun davacı tarafça ispat edilip edilemediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
14. Muvazaa kavramı, Türk Hukuk Lûgatında; ‘‘Anlaşmalı saptırma gerçek dışı durumlara gerçekmiş niteliğini kazandırma işlemi. Hukuksal bir işlem konusunda gerçek duruma aykırılıkta birleşilerek yapılan ortak açıklama (beyan) ya da ortaya konulan belgedir. Danışıklı işlem’’ şeklinde tanımlanmıştır (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 819)..."
Devamı için lütfen tıklayın…