"... Şikayetçi 3. kişi icra mahkemesine yaptığı başvurusunda, tasarrufun iptali davasının davalısı olduğunu ve bu davanın henüz kesinleşmediğini belirterek icra müdürlüğünce, şikayetçiye icra emri tebliğ edilmeksizin taşınmazları üzerinde haciz uygulanmasının usulsüz olduğunu ileri sürmek suretiyle hacizlerin iptalini talep etmiş, mahkemece; tasarrufun iptaline ilişkin kararın bedele dönüşen kısma yönelik hüküm fıkrasının "davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde kurulmuş olması nedeniyle, borçlu hakkında başlatılmış olan takipte şikayetçiye icra emri gönderilerek dahi takibe devam edilemeyeceği, şikayetçi hakkında ayrı bir icra takibi yapılarak icra emri gönderilmesi gerektiğinden bahisle şikayetin kısmen kabulü ile bedele dönüşen kısım yönünden icra müdürlüğü işleminin iptaline karar verilmiştir.
....
Alacaklının, bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, takip borçlusunun kendisini zarara uğratmak amacı ile taşınmazlarını tapuda satıp devrettiği iddiası ile borçlu ve üçüncü kişi ... ile 3. kişiler aleyhinde tasarrufun iptali davası açtığı, dava sonucunda ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 22.12.2015 tarih ve 2014/51 E., 2015/520 K. sayılı kararı ile, tasarrufun iptali davasının 690 Ada 36 Parsel 4 bağımsız bölüm nolu taşınmaz yönünden bedele dönüşen davada 1.509.000,00 TL bedelin ..... İcra Müdürlüğü'nün 2013/28988 Esas sayılı takip dosyasındaki alacak ile sınırlı olmak üzere davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine hükmedildiği görülmektedir.
İcra müdürlüğünce alacaklının talebi üzerine; 12.01.2016 tarihli karar ile şikayetçinin 1.509.000,00 TL ile sınırlı olarak borçlu sayılmasına, aynı tarihli başka bir karar ile de; tasarrufun iptali davasında verilen karar gereği 1.509.000,00 TL ile sınırlı olmak kaydıyla şikayetçinin mallarına haciz konulmasına karar verildiği, 19.01.2016'da şikayetçiye ait taşınmazlara haciz konduğu, haciz konulan 19.01.2016 tarihi itibarı ile şikayetçiye mahkeme ilamı uyarınca icra emrinin tebliğ edilmemiş olduğu anlaşılmaktadır.
Tasarrufun iptali davası yukarıda belirtilen İİK'nun 283/2. maddesi gereğince bedele dönüşmüş olup, aynı icra takip dosyası üzerinden infazının istenmesi mümkündür. Ancak, bu durumda, ilam doğrultusunda 3. kişiye icra emri tebliğ edilmesi gerekmekte olup, adı geçene icra emri tebliğ edilmeden malvarlığına doğrudan haciz konulamaz.
O halde mahkemece, 3. kişiye icra emri tebliğ edilmeden haciz safhasına geçilemeyeceği nazara alınarak takibin kesinleşmediği dönemde şikayetçinin mallarına konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, şikayetçi hakkında ayrı bir icra takibi başlatılması gerektiği gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsiz ise de; sonuçta istem kabul edilmiş olmakla sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir.
12. HD. 21.09.2017 T. E: 2016/18693, K: 11144
AyrıntılI görüntülemek için tıklayın.