Davalıların, davalı şirketin (gizli) ortağı olduklarının tespitini istemi- Hukukî yarar-

Elinde ihtiyati tahakkuk yapma imkanı bulunan ve gerektiğinde tasarrufun iptali veya "tüzel kişilik perdesinin kaldırılması" olarak adlandırılan davaları açabilecek olan davacı idarenin, davalıların, davalı şirket ortağı olduklarının tespitini isteme ve tedbir talepleri yönünden hukukî yararın bulunmadığı-

"...Davacı vekili, davalı şirketin 2011-2012 yılları hesaplarının vergi müfettişi tarafından incelendiğini, düzenlenen raporda davalı şirketin gerçekte diğer davalılar ... ve ...’in kontrolünde olduğu, adı geçen davalılar tarafından sevk ve idare edildiği, bu bağlamda davalı şirketin alım-satımlarının, ithalatlarının bu davalılar tarafından gerçekleştirildiği, ortaklık yapısının gerçeği yansıtmadığı, davalıların şirketin gizli ortağı olarak sahte belge/fatura düzenlediklerinin belirtildiği, gerek vergi mevzuatı ve gerekse ceza takibatı yönünden davalıların şirket ortağı olduklarının tespitinde hukuki yararlarının bulunduğunu ileri sürerek davalı gerçek kişilerin davalı şirketin gizli ortakları olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... vekili, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, iddianın ispatlanamadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı idarenin gerektiğinde tasarrufun iptali veya "tüzel kişilik perdesinin kaldırılması" olarak adlandırılan davaları açabileceği, davacı idarenin elinde ihtiyati tahakkuk yapma imkanının da bulunduğu, tüm bu işlemler için (özel hukuktaki uygulamanın aksine) mahkemece verilecek ihtiyati haciz kararına ihtiyaç olmadığını, eldeki davanın konusunu teşkil eden tespit ve tedbir talepleri yönünden hukukî yararın bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.

... Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir..."

11. HD. 10.04.2019 T. 1062/2815

“Perdenin kaldırılması teorisi” kavramına ilişkin sayfa için tıklayın.