"....Tasarrufun iptali davaları elinde kat'i (İİK'nun 143.md) yada geçici (İİK'nun 105.md) aciz belgesi bulunan alacaklılar açabilir. Aciz belgesi davanın görülebilme koşulu olup mahkemece re'sen (kendiliğinden) gözönüne alınması gerekir. Aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay'ca bozulmasından sonra bile sunulma olanağı vardır.
Somut olayda davaya dayanak takip dosyasında davalı borçlu ile ilgili malvarlığı araştırmasına yönelik olarak bankalara ve emniyete yazılan müzekkere cevaplarında borçlunun malvarlığının olmadığı bildirilmiş,borçlunun adresinde yapılan 12.06.2013 tarihli ve 06.01.2015 tarihli haciz tutanağında ise hacze kabil mal bulunamadığı belirtilmiştir. Takip dosyasında yapılan araştırmada davalı borçlu adına kayıtlı 213 ada 17 parsel sayılı taşınmaz olduğu tespit edilmiş ise de taşınmaz üzerine konulan haczin borçlunun meskeniyet iddiası ile yapmış olduğu şikayeti üzerine icra mahkemesince kaldırılmış olduğundan, 12.06.2013 ve 06.01.2015 tarihli haciz tutanaklarının İİK'nun 105.madde anlamında geçiçi aciz belgesi niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Mahkemenin aksi yöndeki kabulü ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan dava konusu aracın noterde yapılan araç satış sözleşmesindeki bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunmamakla birlikte dosyada mevcut nüfus kayıtlarından davalı 3.kişi Ahmetin borçlu Alaeddin’in yeğeni olduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda borçlunun aciz hali gerçekleştiği de düşünülerek davalı borçlu ile 3.kişinin akrabalık durumu göz önüne alınarak işin esasına girilmek suretiyle İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
17. HD. 20.06.2017 T. E: 2015/6162, K: 7019
Ayrıntılı görüntülemek için tıklayın.