"...Mahkemece, ıspatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere göre ;çekişme konusu 414 parsel sayılı taşınmaz 3. kat, 10 nolu bağımsız bölümün cebri icra yoluyla 22.07.2010 tarihinde davacı banka tarafından iktisap edildiği ve 01.01.2011- 24.08.2011 tarihleri arası dönem için ecrimisil talep edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, mahalinde yapılan keşifte 9-10 kapı nolu bağımsız bölümlerin işyeri olduğu belirlenmiş ise de kim tarafından kullanıldığı tespit edilmeden, taraf delilleri tam olarak toplanmadan sonuca gidilmiş olup, yapılan incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğu söylenemez.
Şöyle ki; keşif sonucu düzenlenen 28.11.2003 tarihli bilirkişi raporunda tasdikli projesine göre dava konusu (10) nolu bağımsız bölümün apartmanın yol sokağı cephesinden bakıldığında binanın 3.normal katında sol tarafta bulunması gerektiği,binanın 3. normal katında sağ taraftan girişi olan 2 daire yapılmış olduğu ,davalı şirketin, dava dışı ... Bilgisayar Zam. Kont. Sist. San. ve Tic. Ltd.Şti,’den kiraladığı dairenin sağ taraftaki (9) kapı nolu daire olduğu ,tahliye tebligatının sağ taraftaki (10) nolu daireye yapıldığı, raporun sonuç ve kanaat bölümünde dava konusu 152/1360 arsa paylı (10) bağımsız bölüm nolu dairenin binanın 3.normal katındaki sağ taraftan girişi olan iki daireden (9) kapı nolu daire olduğu tespit edilmiştir.
Hal böyle olunca, davalının cevap dilekçesindeki kabul beyanı gözetilerek davacının ihale sonrası satın aldığı bağımsız bölümün yerinin açıkça tesbiti, sağ tarafta girişte iki daire yapıldığı tespit edilmiş olmakla, 9 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin davalı tarafından birlikte kullanılıp kullanılmadığı, çekişme konusu 10 nolu bağımsız bölümün kira sözleşmesinde belirtilen yer için kalıp kalmadığının tesbiti ve davalı kullanımının saptanması halinde ecrimisile karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de; HMK 326 gereğince, yargılama giderleri yönünden hüküm kurulması gerekirken bu yönden hüküm kurulmaması doğru değildir.
Öte yandan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 288 ve 291. maddesinde keşfin nasıl yapılacağı hüküm altına alınmış, keşif, mahkemenin, kişiler veya nesneler üzerinde doğrudan ve duyu organlarına dayanarak bilgi sahibi olması olarak tanımlanmıştır. Keşif, mahkemece yapılacak bir işlem olduğundan, keşif sırasında yapılan tüm işlemler ve beyanları içeren bir tutanağın keşif mahallinde düzenlemesi gerektiği açıktır. Mevcut yasal düzenlemeye aykırı olarak mahkemece keşifte önceden düzenlenen keşif tutanağında ilaveler yapılmak suretiyle keşif anındaki mevcut durum açıkça tespit edilmeden keşif yapılması doğru değildir....
1. HD. 05.06.2017 T. E: 2015/404, K: 3171
Ayrıntılı görüntülemek için tıklayın.