Dava, katılım payının ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem kısmen kabul edilmiş; karar, taraflarca temyiz olunmuştur.
Davacı, 3093 sayılı Yasa'nın 4/c ve 5/c maddeleri uyarınca davalının Haziran 2003-Aralık 2006 tarih aralığındaki döneme ilişkin TRT katkı payını ödediğini, mali denetçi tarafından yapılan inceleme sonucunda, davalının satış bedeli üzerinden kanunda yazan matrah ve nisbette TRT katılım payı hesaplanarak kuruma ödemeleri gerektiği, ancak matraha dahil olduğu halde sistem kullanım bedelinin davalı tarafından hesaplanmaması nedeniyle belirlenen alacağın gecikme zammı ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; alacağın zamanaşımına uğradığını, esasa ilişkin olarak ise sistem kullanım bedelinin gayrisafi gelire dahil olmadığından yasal olarak istenilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece; dava konusu alacağın niteliği itibari ile amme alacağı vasfında olduğu, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsiline ilişkin yasaya göre alacaklar açısından zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu kabul edilerek, davalının temerrüde düşürüldüğü 24.05.2011 tarihinden geriye doğru beş yıllık hesaplama yapılabileceği kabul edilerek, Haziran 2003-Mayıs 2006 tarihleri aralığındaki alacak isteminin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddine, Mayıs 2006-Aralık 2006 aralığı kısmı yönünden ise bilirkişi raporundaki hesaplamalar uyarınca kabulüne karar verilmiştir.
TRT katkı payı 3093 Sayılı Türkiye Radyo Televizyon Gelirleri Kanunu kapsamında alınmaktadır. Söz konusu kanunun 4 üncü maddesinin (c) bendinde "Nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişiler, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller hariç olmak üzere, elektrik enerjisi satış bedelinin yüzde ikisi tutarındaki payı (Katma Değer Vergisi, diğer vergiler, fon ve paylar ile benzeri kesintiler hariç) faturalarında ayrıca gösterir ve bu kapsamdaki bedelleri Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirirler. Organize sanayi bölgeleri tüzel kişilikleri, serbest tüketici olarak tedarikçilerden katılımcıları için temin ettikleri enerjiye ilişkin olarak Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna ayrıca pay yatırmaz. " hükmünün yer aldığı, aynı kanunun 5'inci maddesinin (c) bendi son fıkrasında "... Ödemelerin geciktirilmesi halinde, her geçen ay ve kesri için, nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişilere 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda öngörülen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Kurum alacağı 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerince takip ve tahsil olunur." şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 1/1. maddesinde, Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait yargılama gideri, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i kamu alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız eylem ve haksız iktisaptan (sebepsiz zenginleşmeden) doğanlar dışında kalan ve kamu hizmetleri uygulamasından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip giderleri hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 2. maddesinde, çeşitli kanunlarda Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği bildirilen her çeşit alacaklar hakkında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 3. maddesinde, bu Kanundaki kamu alacağı teriminin, 1. ve 2. maddeler kapsamına giren alacakları ifade ettiği belirtilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında dava değerlendirildiğinde, Kurumun 3093 Sayılı Türkiye Radyo Televizyon Gelirleri Kanunu'nun 4 üncü maddesinin (c) bendi kapsamındaki katkı payına ilişkin alacağı, yine aynı Kanun'un 5/c maddesindeki özel düzenleme gereğince, sadece gecikme zammı oranının hesaplanmasına ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun hükümlerindeki orana atıfta bulunmakta, katkı payı alacağı yönünden ise 2004 sayılı İcra İflas Kanunu hükümlerince takip ve tahsili gereken alacaklar niteliğinde genel bir alacak olduğu anlaşılmaktadır. O halde, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nun 125. maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. Dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Bu durumda; davacının davaya konu Haziran 2003-Aralık 2006 tarihleri arası alacak istemi yerindedir. Dosya kapsamında alınan denetime açık bilirkişi raporundaki hesaplama yöntemi doğru olup, Haziran 2003-Aralık 2006 tarihleri arasındaki dönemler için sistem kullanım bedeli isteğini ve buna uygulanacak gecikme faizinin 3093 sayılı kanunun 5-c ve 6183 sayılı kanundaki oranlar üzerinden hesaplayan miktarlar gözetilerek hüküm altına alınması gerekir. Açıklanan yön gözetilmeden beş yıllık zamanaşımı uygulanarak istemin bir kısmının zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi doğru görülmediğinden kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
4. HD. 13.12.2017 T. E: 2015/10812, K: 8237