"...Davacı haksız azil nedenine dayalı ödenmeyen vekalet ücretinin tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Davalı, davacının kendisinin bir çok davasına vekaletname sunmasına rağmen takip etmediğini, bir kısmına sürekli olarak mazeret beyan ettiğini ve mahkeme tarafından mazeretin son kez kabul edildiği ile bir daha mazeret verilmesi durumunda davanın 1086 Sayılı HUMK'nun 409.Maddesi çerçevesinde düşürüleceğinin ihtar olunduğunu, takip edilen birçok davanın 1086 Sayılı HUMK'nun 409.Maddesi çerçevesinde takipsiz kaldığını, bir kısmının da 1086 Sayılı HUMK'nun 4069/5.Maddesi çerçevesinde açılmamış sayıldığını, davalı tarafından takip edilmesi gereken icra takip dosyalarının neredeyse tamamına yakınında hiçbir işlem yapılmadığını, davacının dava dışı 3.şahıs Orhan... ve Tufan.. aleyhine devam eden davalarda vekaletnamesi bulunmasına rağmen Orhan... ve Tufan...'den vekaletname alarak davalarını takip ettiğinin tespit edildiğini, bu nedenlerle azlin haklı olduğunu, davalı ile arasında hiçbir zaman yazılı bir ücret sözleşmesi yapılmadığını, davacının nafaka dosyalarında tahsil ettiği paraları ödemediğini, kendisine avukatlık ücretine mahsuben kamyonet verdiğini, davacının kamyoneti aldığını mesajla kabul ettiğini ve bu mesajın halen kayıtlı olduğunu, savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda azlin haksız olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı avukatın, vekil olarak borçları dava tarihinde yürürlükte olan BK'nun 389 ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, öncelikle vekilin BK.nun 390 maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etme yükümlülüğü vardır. Vekil sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorundadır. Şayet vekili görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, vekil edenin vekilini azli haklıdır. Avukatlık kanununun 174. maddesi hükmüne göre azil haklı ise avukatlık ücretinin ödenmesi gerekmez, haksız azil halinde ise ücretin tamamına avukat hak kazanır. Bu nedenle öncelikle davacı avukatın azlinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; hükme esas alınan raporda azlin haksız olduğu belirtilmiş ise de; azle ilişkin değerlendirme tanık beyanları esas alınarak yapılmış olup davanın mahiyeti gereği olayda tanık dinlenemez. Bu haliyle bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Bununla birlikte dosya kapsamında davacı avukatın takip ettiği dava dosyalarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yine dosyanın incelenmesinde İzmir 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016... E sayılı kararında davacı hakkında 25.10.2004 tarihli ücret sözleşmesinin sahte olduğu iddiasıyla yapılan yargılamada özel belgede sahtecilik suçundan verilen hapis cezasının ertelenmesine karar verildiği, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2014/... E sayılı dosyasında; davacı hakkında bir kısım davayı takip etmeyerek işlemden kaldırılmasına sebebiyet verdiği, mükerrer takip açarak 2. takibin iptali nedeniyle davalının mağduriyetine sebebiyet verdiği gerekçesiyle görevi ihmal suçu nedeniyle yargılama yapıldığı, İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2017/.... E sayılı dosyasında ise davacı avukat hakkında yalan yere yemin etme suçundan dava açıldığı, bu dava dosyasında kamyoneti almadığına ilişkin yemin etmesi nedeniyle açılan davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, hükme esas alınan değerlendirme sadece yetersiz bilirkişi raporundaki tespitlere dayalıdır. Bu durumda; davacı avukatın takip ettiği tüm dosyalar iş bu dava dosyası arasına alınarak, davalının bildirdiği tüm azil sebepleri üzerinde durularak, yine ceza dosyaları da getirtilip incelenerek, gerekirse denetime elverişli bilirkişi raporu da alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...."