Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 31/03/2014 gününde verilen dilekçe ile ölümlü trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili; davalı ...'ın, sevk ve idaresinde bulunan diğer davalı ...’a ait araç ile müvekkilleri ... ve ...’in torunu, ...’nın oğlu, ...’nın kardeşi olan ...’ya çarparak ölümüne sebep olduğunu belirterek, uğranılan manevi zararın davalılardan müşterek ve müteselsil olarak tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili; davalı araç sürücüsü ...’ın dava konusu olayda kusurunun bulunmadığını, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; kusura ilişkin alınan bilirkişi raporu benimsenerek ve müteveffa ...'nın % 75 oranında müterafik kusuruna göre indirim yapılarak, oluşan zarardan araç işleten sıfatını haiz davalı araç sahibi ... ile araç sürücüsü ...'ın % 25 kusur oranında müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 184 ve 186. maddelerinde tahkikatın sona ermesi ve sözlü yargılamaya yönelik olarak; hâkimin, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz vereceği, tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim edeceği, tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceği, taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında karar verileceği hususu bildirilerek, taraflara son sözlerinin sorulmasından sonra hüküm kurulacağı düzenlenmiştir.
Öte yandan 6100 sayılı Kanun'un 27. maddesinde, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtilmiştir. Davanın taraflarına iddia ve savunmalarını serdetme imkânı vermeden davanın esasıyla ilgili değerlendirme yapılması mahkemeye erişim hakkını zedeler. Davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkânının tanınması gerekir. Bu itibarla bir davanın sonucundan menfaati etkilenecek olan kişilerin bu yargılama hakkında bilgi sahibi olabilmelerine, uyuşmazlığın çözümü için gerekli ve sonuca etkili olduğunu düşündükleri hususlarda açıklamada bulunabilmelerine, iddialarını ispata yönelik delil sunabilmelerine imkân sağlanması gerekir. Bu husus aynı zamanda silahların eşitliği ve çekişmeli yargılama ilkeleri ile de ilgilidir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalılar vekilinin 27/04/2016 tarihli celse için mesleki mazeretini bildirir dilekçe gönderdiği, mahkemece dilekçede ekli masraf bulunmadığından mazeretin reddine karar verildiği, ancak aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçilerek hüküm verildiği ve 6100 sayılı Kanunu'nun 186. maddesi uyarınca davalı tarafa meşruhatlı davetiye çıkartılmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, davalılar vekilinin son celse göndermiş olduğu mesleki mazereti reddeden mahkemenin aynı celse tahkikat duruşmasına son vererek sözlü yargılamaya geçmesi ve 6100 sayılı Kanunun 27, 184 ve 186 maddelerine muhalefetle uyuşmazlığın esası hakkında karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu durum davalılar yararına kararın bozulmasını gerektirir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacıların tüm, davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.