"...Davacılar vekili, müvekkili ...’ın yüz felci rahatsızlığı nedeniyle davalı şirkete ait hastanede, diğer davalı doktora muayene olduğu, muayene sonucu kortizon içerikli ilaçlardan bir tanesini yoğun olarak kullanmak üzere tedaviye başladığını, sonradan rahatsızlığının artması farklı hastanelerde tedavi gördüğünü, ... Ortadoğu Hastanesinde alınan patoloji raporunda kortizonlu ilaç kullanımının sağ ayak yüzük kemiği kafası erimesine neden olduğunun anlaşıldığını ve ameliyatla sağ ayak yüzük kemiği canlandırması yapıldığını, ...... Başkent Hastanesi’nde yapılan ameliyatta da sol ayak yüzük kemiği canlandırmasının yapıldığını, davalıların kusurlu olduklarını ileri sürerek, 1.000,00 TL maddi tazminat ile 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi, bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda, davacılar, davalı hastanede çalışan diğer davalı doktor tarafından yapılan muayene sonucu tedavi için kullanılan ilacın vücutta meydana getirdiği zararlar nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davacı ile davalı arasındaki ilişki vekalet sözleşmesi niteliğindedir ve dairemizin öteden beri değişmeyen uygulaması da bu yöndedir. Vekalet sözleşmesi ise 28.5.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı yasa kapsamına alınmış olup, 28.5.2014 tarihinden önce açılan davalarda, açıldığı tarihte görevli olan mahkemeler görevlidir. Nitekim bu husus 6502 sayılı yasanın geçici 1. maddesiyle çözüme bağlanmış durumdadır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkemece, davanın 6502 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra 14.4.2015 tarihinde açıldığı ve bu bağlamda uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu gözetilerek Tüketici Mahkemeleri’ne görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...."
13. HD. 29.03.2018 T. E:2016/18107, K:3804
Ayrıntılı görüntülemek için tıklayın