Dava, haksız açılan ihalenin feshi davası nedeniyle gayrimenkulün geç teslim alınmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
...Davacı vekili,... İcra Müdürlüğünün 2008/330 esas sayılı takip dosyası ile satışa çıkarılan taşınmazı ihalede en yüksek peyi ileri sürerek davacının satın aldığını sonrasında davalının kötü niyetli hareket ederek ihalenin feshi davası açtığını, ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/1056 esas sayılı dosyasında şikayetin reddi ile ihale bedelinin %10'u oranında para cezasının davalıdan tahsiline karar verdiğini, bunun da davalının kötü niyetini gösterdiğini belirterek, taşınmazın geç tesliminden kaynaklanan zararının davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur...
Mahkemece, davalının açtığı ihalenin feshi davasında haksız çıkan tarafa uygulanacak müeyyidenin yasalarda belirtildiği, nitekim açtığı ihalenin feshi davası reddedilen davalıdan para cezası tahsiline karar verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Anayasa'da Hak Arama Hürriyeti olarak tanımlanan ve yargı mercileri önünde hak arama, ihbar ve şikayet ve dava açma özgürlüklerini de kapsayan haklar vardır. Hiç kuşku etmemek gerekir ki, sözü edilen bütün bu hak ve özgürlükler asla sınırsız değildir. Bir diğer anlatımla toplumda sulh ve huzurun gerçekleşmesi, adil bir dengenin kurulabilmesi için, bu Anayasal hakların gösterdiği özellikler itibariyle başkalarının hak ve çıkarlarıyla olan ilişkilerine göre daraltılması ve ve genişletilmesi gerekir. Hak ve çıkarların karşı karşıya gelmesi, yani hukuki çıkarların (yararların) çatışması halinde çatışan çıkarlar arasındaki sınırın, MK.nun 1. maddesindeki ana kural uyarınca hakim tarafından büyük bir özenle çizilmesi gerekir. Hakim, çatışan çıkarlar arasındaki bu sınırın MK'nun anılan maddesi uyarınca hukuk yaratarak belirlerken, Adalete uygun bir sonuca varması için öğretide ve uygulamada kabul edilmiş ve genelleşmiş olan kıstaslardan da yararlanmalıdır. Hiç Kuşku yok ki, hukuken korunan varlıklar olarak haysiyet, şeref ve hak arama özgürlüğü soyut kavramlar olarak ele alındığından birinin diğerine üstünlüğü yoktur. Hukukça korunan üstün hak ve çıkarın var olması da tek başına asla yeterli değildir; aynı zamanda bu hak ve çıkarın kötüye kullanılmamış olması da gerekir. Anayasamızın 36 maddesinde herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu düzenlenmiş olup dava açma hakkı Anayasal bir hak ise de bu hakkın sınrları içinde kullanılması gerekir.
Davaya konu olayda; davacının ihale yoluyla aldığı taşınmazı geç teslim almasının ve bu sebeple oluşan zararının nedeni davalının açmış olduğu ve yasal dava açma hakkının sınırlarının aşıldığı ihalenin feshi davasıdır. İhalenin feshi davası nedeniyle davacı taşınmazı geç teslim almıştır. Oluşan zararla davalının eylemi arasında uygun illiyet bağı da mevcut olup davacının taşınmazını geç teslim almasından kaynaklanan zararının kapsamı belilenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
4. HD. 06.03.2018 T. E:2017/3553, K:1561
Ayrıntılı görüntülemek için tıklayın