Tasarrufun İptali Davasında Aciz Halinin Tespiti:

Borçlu hakkında aciz belgesi alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyor, tebligatlarda ilanen yapılıp hakkında bir çok takip bulunuyorsa bu takdirde borçlunun aciz halinin gerçekleşmiş sayılacağı-

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu Sema hakkında takip başlatıldığını, borçluların alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve haklarındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazları davalılar Yunus ve Erol'a devrettiğini, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Yunus vekili, dava ön koşulu olan aciz belgesinin olmadığı, taşınmazın müvekkili tarafından iyiniyetle satın alındığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Davalı Erol, borçluyu ve diğer davalıya tanımadığını, taşınmazı raiç bedel üzerinden satın aldığını ve mal kaçırma amaçlarının olmadığnı belirtmiştir.

Davalı borçlu Sema vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için gerekli aciz belgesinin davacıya verilen süre içerisinde sunulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.

İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir (İİK.m.277). Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır. Ancak, bu eksiklik yargılamanın her aşamasında hatta temyiz aşamasında dahi giderilebilmesi mümkündür.

Borçlu hakkında aciz belgesi alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyor, tebligatlarda ilanen yapılıp hakkında bir çok takip bulunuyorsa bu takdirde borçlunun aciz hali gerçekleşmiş sayılır. (YHGK.02.03.2005, 2005/15-100-119 K.)

Somut olayda, dava dayanağı dört ayrı takip dosyasından da borçlunun ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste, mernis adresinde ve araştırma sonucu tesbit edilen adreslerinde yapılan hacizlerde borçluya ulaşılamamış ve hacizler bir sonuç vermemiştir. İcra dosyaları içeriğinden borçlunun banka hesapları olmadığı ve adına kayıtlı taşınmaz bulunmadığı, araçlar üzerinde ise hacizlerin bulunduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, borçlunun aciz halinin varlığı kabul edilerek işin esasına girilmesi gerekirken mahkemece, aksi düşüncelerle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile sair yönler incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16.01.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.

17. HD. 16.01.2016 T. E: 2014/9516, K: 1743