Taahhüdü İhlal (Ödeme Şartını Bozma)-

Taahhüdü İhlal (Ödeme Şartını Bozma) Suçundan Dolayı Mahkumiyet Kararı Verilebilmesi İçin Gerçekleşmesi Gereken Koşullar

I-İlk ödeme tarihi olarak gösterilen tarih ile son taksit tarihi olarak gösterilen tarih arasındaki işleyecek faiz miktarlarının ayrı ayrı hesaplanarak gösterilmediği ve tebligat giderinin, tahsil harcı ve peşin harcın ayrı ayrı rakamsal olarak gösterilmemesi nedenleriyle taahhütte belirsizlik bulunduğundan, taahhüdün geçerli olmadığı ve bu durumda, ödeme şartını ihlâl suçundan dolayı hükmolunan tazyik hapsinin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-….Borçlunun ödeme şartını ihlâl suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda beraatine dair …sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile söz konusu kararın kaldırılmasına, sanığın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin Mersin 3. İcra Ceza Mahkemesinin .. değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 13/04/2017 gün ve 94660652-105-33-3145-2017-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/04/2017 gün ve KYB.2017/25500 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.

Anılan ihbarnamede; 

Dosya kapsamına göre, 2004 sayılı Kanun'un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, 12/08/2016 tarihinde alınan taahhütnamede ilk ödeme tarihi olarak gösterilen 31/08/2016 tarihi ile son taksit tarihi olarak gösterilen 03/09/2021 tarihi arasındaki işleyecek faiz miktarlarının ayrı ayrı hesaplanarak gösterilmediği ve tebligat giderinin, tahsil harcı ve peşin harcın ayrı ayrı rakamsal olarak gösterilmemesi nedenleriyle taahhütte belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle itirazın reddine karar verilmesi gerekirken sanığın aleyhine sonuç doğuracak surette yazılı şekilde itirazın kabulü ile cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; 

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Mersin 3. İcra Ceza Mahkemesinin 13/02/2017 tarihli ve 2017/56 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkında ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı hükmolunan tazyik hapsinin kaldırılmasına, 01/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

19. CD. 01.06.2017 T. E: 3261, K: 5192

II-İİK. mad. 340 uyarınca, “ödeme şartını ihlal” eyleminden dolayı cezalandırabilmek için, öncelikle ihlalde bulunanın borçlu olmasının gerektiği, haciz sırasında icra kefili sanığın söz alarak “ ...hesaba itirazım yoktur, beyan ettiğim ... tarih itibariyle toplam ... TL. borcun tamamına kefil olmayı kabul ediyorum, ödeme emrini aldım, ayrıca tebligat yapılmasına gerek yoktur, tüm yasal sürelerden feragat ediyorum, borcu ödeme emrin tüm ferileriyle ve şartlarıyla kabul ediyorum, takibin kesinleşmesine de muvafakat ediyorum...” şeklinde beyanda bulunduktan sonra ödeme taahhüdünde bulunması nedeniyle, icra kefili sanık hakkındaki icra takibinin kesinleştiği ve sanığın borçlu sıfatını kazandığının kabul edilmesi gerekeceği- İİK. mad. 340. uyarınca taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, alınan taahhütnamede toplam faiz belirtilmişse de, bu faizin hangi dönemleri kapsadığı, icra takibinin kesinleştiği tarihten taahhüt tarihine kadar işlemiş ve taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklık olmadığı gibi, alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı, bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı-…Ödeme şartını ihlâl suçundan sanık A.. E..'in, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 3 ayı geçmemek üzere tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Uzunköprü İcra Ceza Mahkemesinin 15/02/2013 tarihli ve 2012/396 esas, 2013/69 karar sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 07/08/2015 gün ve 52134 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/09/2015 gün ve KYB. 2015-293126 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.

Anılan ihbarnamede;

Dosya kapsamına göre;

1- İcra kefili olan sanığın henüz kendisine icra emri gönderilmeden, dolayısıyla kefalet ve ödeme taahhüdünde bulunduğu borç nedeniyle hakkında kesinleşmiş icra takibinin bulunmadığı bir aşamada yaptığı ödeme taahhüdünü ihlâl etmesi eyleminin, ödeme şartını ihlâl suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde,

2- Kabule göre de, 2004 sayılı Kanun'un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, 25/07/2012 tarihinde alınan taahhütnamede toplam faiz olarak 17.629,77 Türk lirası belirtilmiş ise de, bu faizin hangi dönemleri kapsadığı, icra takibinin kesinleştiği tarihten taahhüt tarihine kadar işlemiş ve taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklık olmadığı gibi alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı, bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekirken, cezalandırılmasına karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;

Kanun yararına bozmaya konu ihbarnamenin (1) nolu bendi yönünden yapılan incelemede;

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi uyarınca ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı cezalandırabilmek için öncelikle ihlalde bulunanın borçlu olmasının gerektiği, somut olayda, 25/07/2012 tarihli haciz sırasında icra kefili sanığın söz alarak “ ...hesaba itirazım yoktur, beyan ettiğim 30/11/2012 tarihi itibariyle toplam 23.826,86 TL. borcun tamamına kefil olmayı kabul ediyorum, ödeme emrini aldım, ayrıca tebligat yapılmasına gerek yoktur, tüm yasal sürelerden feragat ediyorum, borcu ödeme emrin tüm ferileriyle ve şartlarıyla kabul ediyorum, takibin kesinleşmesine de muvafakat ediyorum...” şeklinde beyanda bulunduktan sonra ödeme taahhüdünde bulunması nedeniyle, icra kefili sanık hakkındaki icra takibinin kesinleştiği ve sanığın borçlu sıfatını kazandığının kabulünün gerekmesi karşısında; yerinde görülmeyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,

Kanun yararına bozmaya konu ihbarnamenin 2 nolu bendi yönünden yapılan incelemede ise;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Uzunköprü İcra Ceza Mahkemesinin 15/02/2013 tarihli ve 2012/396 Esas, 2013/69 karar sayılı kararının CMK'nın 309/4-d. maddesi uyarınca BOZULMASINA, kabahatli hakkında ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı hükmolunan tazyik hapsi cezasının kaldırılmasına, 25/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

19. CD. 25.11.2015 T. E: 17766, K: 7810

Not: Dosya borcu konusunda “borcun taksitle ödenmesi” için borçlu ile anlaşan alacaklı vekillerinin, yukarıdaki içtihatlarda öngörüldüğü şekilde takip borçlusunun taahhüdünü almaları gerekir. Aksi takdirde, borçlunun verdiği taahhüt geçerli olmayacak ve taahhüdüne uygun davranmayan borçlu hakkında mahkumiyet kararı da verilemeyecektir…