Kamu Görevlisine Karşı Açılan Manevi Tazminat Davasında Görev:

Davalı kamu görevlisinin yetkisini kullanırken veya görevini yerine getirirken meydana gelen bir zarardan dolayı tazminat istemine ilişkin olmayan davada, davalının, Üniversite tarafından açılan idari tahkikat sırasındaki ifadesinde kullandığı ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmasından dolayı tazminat istemine ilişkin olması nedeni ile işin esasının incelenmesi gerekirken, mahkemece, "Anayasanın 129/5. maddesi, 657 s. K.'un 13. maddesi uyarınca kamu görevlisine karşı dava açılamayacağı gerekçesi ile istemin husumet nedeni ile reddedilmesinin isabetsiz olduğu-

Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 25.06.2012 gün ve 2011/585 E., 2012/249 K. sayılı kararın incelenmesi davacı kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 06.12.2012 gün ve 2012/15241 E., 2012/18698 K. sayılı ilamı ile; 

(...Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem husumet nedeni ile reddedilmiş; karar davacı tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı, Dokuz Eylül Üniversitesi Kardiyoloji Bölüm başkanı olduğunu, davalının da aynı bölümde öğretim üyesi olduğunu, hakkında üniversite tarafından yapılan idari tahkikat sırasında davalının dinlendiğini, davalının beyanlarının kendisine yönelik hakaret ve iftira niteliğinde bulunduğunu iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.

Davalı, davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu savunarak reddedilmesini istemiştir.

Mahkemece, Anayasamızın 129/5. maddesi, 657 sayılı yasanın 13. maddeleri uyarınca kamu görevlisine karşı dava açılamayacağı gerekçesi ile istem husumet nedeni ile reddedilmiştir.

Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, tarafların Dokuz Eylül Üniversitesi Kardiyoloji Bölümünde öğretim üyesi oldukları, davacı hakkındaki şikayetler nedeni ile Üniversite tarafından açılan idari tahkikat sırasında davalının ifadesine başvuruldu, davanın da bu ifadede yer alan beyanların davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu iddiasına dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacının istemi, davalı kamu görevlisinin yetkisini kullanırken veya görevini yerine getirirken meydana gelen bir zarardan dolayı tazminat istemine ilişkin olmayıp, davalının idari tahkikat sırasındaki ifadesinde kullandığı cümlelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmasından dolayı tazminat istemine ilişkin olması nedeni ile işin esası incelenerek varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken davanın husumet nedeni ile reddi isabetli olmayıp kararın bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 
 
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili 
 
HUKUK GENEL KURULU KARARI 
 
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: 

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, özellikle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.04.2014 gün ve 2013/4-1537 E.-2014/573 K. ve 21.05.2014 gün ve 2013/4-1601 E.-2014/681 K. sayılı ilamlarında da aynı ilkelerin kabul edilmiş olmasına göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. 

S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 25.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

HGK. 25.05.2016 T. E: 2014/4-1139, K: 628