Haklı İstifa Halinde, Avukatın Vekalet Sözleşmesinden Doğan Ücret Alacağı:

Avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de, işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukatın, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebileceği- Dava konusu alacağın, vekilin haberi olmadan üçüncü kişiye temlik edilmesi nedeniyle, davacı yanın vekalet görevi de temlik tarihi itibariyle fiilen sona ermiş bulunduğundan, vekilin artık işe devam etme olanağının bulunmadığı ve davacı vekilin istifasının haklı olduğu- Davacı vekil, icra dosyasında herhangi bir vekillik hizmetinde bulunmaması nedeniyle, icra dosyasına ilişkin olarak talep ettiği ve davaya konu ettiği icra dosyası akdi vekalet ücretine ve icra dosyası karşı yan vekalet ücretine hak kazanamasa da; itirazın iptali dosyasında hükmedilen karşı yan vekalet ücreti ile bu dosyadan doğacak dava değeri üzerinden Avukatlık Kanunun 164. maddesi çerçevesinde belirlenecek sözleşmesel vekalet ücretini talep edebileceği-

Davacı yan, davalı tarafından, Büyükçekmece 3. İcra Müdürlüğü’nün 2008/9908 Esas sayılı dosyasının takibi için kendilerine 03.09.2009 tarihli vekaletname verildiğini, bahse konu icra dosyasına vekaletname sunarak, davalı tarafından dava dışı borçlu aleyhine başlatılan takibe itiraz edildiğinin görüldüğünü, bu nedenle Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1032 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtıklarını, ne var ki birkaç celse sonra davalının, bilgileri dışında dosya alacağını M. T. isimli 3. bir kişiye temlik ettiğini öğrendiklerini, temlik alanın vekilinin devreye girmesi ile birlikte kendilerinin vekillik görevinin sona erdiğini ve bu nedenle istifa dilekçesi sunduklarını, bununla birlikte hak ettikleri vekalet ücretinin ödenmediğini, bahse konu alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı yan tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, vekalet sözleşmesinden doğan ücret alacağı iddiasına dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta öncelikle çözümlenmesi gereken husus davacı vekillerin istifasının haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Davacılar; 03.09.2009 tarihli vekaletnameye istinaden; davalıya vekaleten Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1032 Esas sayılı dosyasında açtıkları itirazın iptali davasında, davalının kendilerinden habersiz olarak dosya alacağını üçüncü bir kişiye temlik ettiğini, temlik alanın vekilinin devreye girmesi ile birlikte kendilerinin vekillik görevinin sona erdiğini ve bu nedenle istifa dilekçesi sunduklarını ileri sürerken, davalı, davacıya 4.000,00 TL vekalet ücreti ödediğini, üçüncü bir kişiye olan borcundan dolayı alacağını temlik ettiğini, bu durumdan davacılardan İ. A.’nun haberdar olduğunu, temlikten sonra haksız yere vekillikten istifa ettiklerini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davacının istifasının haklı istifa olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Borçlar Kanunu’nun 396/1 maddesine göre vekillikten istifa her zaman mümkün olup, bu istifa vekalet ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu ve yenilik doğuran bir işlemdir. Ancak istifa haklı değil ve müvekkil de bu nedenle zarara uğramışsa, vekil bu zarardan sorumludur. Avukatlık Kanunu’nda ise haksız istifa halinde, vekil yönünden Borçlar Kanunu’ndaki aynı konuya ilişkin düzenlemelere göre daha ağır bir sorumluluk esası getirilmiştir. Gerçekten de, Avukatlık Kanunu’nun 174/1 maddesinde “üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat ücret talebinde bulunamaz” hükmü mevcut olup, bu hükümle, vekaletten haklı bir neden olmadan istifa eden avukatın, Borçlar Kanunu’ndaki vekalet akdine ilişkin genel düzenlemelerden farklı olarak, herhangi bir zarar şartı olmadan da müvekkile karşı sorumlu tutulduğu görülmektedir. Anılan düzenlemeye göre, haksız olarak işi bırakan, vekaletten istifa eden avukat, ücrete hak kazanamadığı gibi, aksine bir hüküm mevcut değilse aldığı peşin ücretleri, kullanmadığı masraf avanslarını da iş sahibine iade etmek zorundadır.

Avukatlık Kanunu’nun 171/1 maddesinde düzenlenen “Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder” ve “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nin 2. maddesinde düzenlenen “...avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır.” hükümleri gereğince de avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. (Bkz. Aynı doğrultuda HGK. 23.3.1983 4/562-156; HGK. 3.7.1987 3/92-599; 13. HD. 2005/15433 E. 2008/3694 K.; 13. HD.2008/6280 E. 2008/11580 K.). Ancak haksız azil halinde olduğu gibi, avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de, işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukat, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebilir. Öte yandan, vekalet ilişkisi bir bütün olup, vekaletten azil gibi, istifa da, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet eder. Zira, azil ve istifa ile birlikte vekalet akdinin en önemli unsurlarından olan “güven ilişkisi” de sona ermektedir.

Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; davacı yanın 03.09.2009 tarihli vekaletnameye istinaden, davalının alacaklı olarak dava dışı borçlu aleyhine başlattığı Büyükçekmece 3. İcra Dairesi’nin 2008/9908 Esas sayılı dosyasındaki takibe yapılan itirazın iptali için Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1032 Esas sayılı dosyası ile 11.09.2009 tarihinde dava açtığı, 29.12.2009 tarihli ilk duruşmaya katıldığı, davalının ise yargılamanın devamı sırasında, bahse konu dosyadan doğan alacağını Büyükçekmece 2. Noterliği’nin 12.03.2010 tarihli temliknamesi ile dava dışı M. T.’e temlik ettiği, temliknamenin ilgili noterlik tarafından bilgi amaçlı mahkeme dosyasına gönderildiği, davacı yanın ise vekil olarak girdiği 15.04.2010 tarihli iki nolu duruşmada, temliknameye ilişkin bir bilgilerinin olmadığını beyan ederek, temliknameye karşı beyanda bulunmak için süre istediği ve 08.07.2010 tarihli üçüncü duruşmadan önce istifa dilekçesini sunduğu anlaşılmaktadır. Eldeki dosya davalısı, vekillik üstlenilen bahse konu Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1032 Esas sayılı dosyasından doğan alacağını bir üçüncü kişiye temlik ederek; artık alacağı bütün hak ve vecibeleri ile birlikte devralana geçirmiştir. Nitekim, temlik eden kişinin, temlikle birlikte borçlu ile hukuki ilişkisi kesildiğinden, alacağın tahsilinin dava ve talep hakkının da, onun maliki durumuna geçmiş olan, temellük edene geçmesi, alacağın temlikinin doğal bir sonucudur. Buradan hareket ile dava konusu alacağın, üçüncü kişiye temlik edilmesi nedeniyle, davacı yanın vekalet görevi de temlik tarihi itibariyle fiilen sona ermiş bulunduğundan, başka bir ifade ile vekilin artık işe devam etme olanağı mevcut olmadığından davacı yanın istifası haklıdır. Hal böyle olunca, davacı yan her ne kadar Büyükçekmece 3. İcra Dairesi’nin 2008/9908 Esas sayılı dosyasında herhangi bir vekillik hizmetinde bulunmaması nedeni ile söz konusu icra dosyası nedeni ile talep ettiği ve davaya konu ettiği icra dosyası akdi vekalet ücretine ve icra dosyası karşı yan vekalet ücretine hak kazanamasa da; Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1032 Esas sayılı dosyasında hükmedilen karşı yan vekalet ücreti ile bu dosyadan doğacak dava değeri üzerinden Avukatlık Kanunun 164. maddesi çerçevesinde belirlenecek sözleşmesel vekalet ücretini talep edebileceği gözetilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

13. HD. 31.05.2016 T. E: 2015/9461, K: 13998