Yabancı paranın fiili ödeme tarihindeki kur karşılığının talebi- İcra vekalet ücreti-

Alacaklı tarafın, takipte, yabancı paranın fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı üzerinden talepte bulunduğu da nazara alındığında, açıklanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca, vekalet ücreti matrahının belirlenmesinde de, yabancı paranın tahsil tarihindeki kur karşılığının esas alınması ve icra dairesindeki hukuki yardım devam ettiği için muhtıranın düzenlendiği tarihte geçerli olan tarifenin hesaplamada göz önünde bulundurulması gerekeceği-

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mustafa Özbek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlu vekili, fazla ve hatalı hesaplama yapıldığını iddia ederek, bakiye borç muhtırasının iptali istemiyle icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece, davanın kabulü ile 19/12/2014 tarihli kapak hesabının iptaline, bilirkişi raporu doğrultusunda 19/12/2014 tarihi itibari ile bakiye borcun 38.987,77 USD ve karşılığının o tarih itibari ile 90.833,71-TL. olarak hesaplandığı anlaşılmıştır.

3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un, 3678 sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesinde; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde, Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı belirtilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tebliğleri gereğince, bankalar uygulayacakları azami faiz oranlarını serbestçe tesbit ederek, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'na bildirmek zorundadırlar. Bildirilen bu oranlar, bankaların mevduat kabulünde uygulayabilecekleri azami oranlar olup, fiilen uyguladıkları oranlar ile farklılık gösterebilmektedir.

Somut olayda, takip dayanağı 24/05/2012 tarihli İstanbul 36. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/269 Esas, 2012/105 Karar sayılı ilamında; "... davanın kısmen kabulü ile .........toplam 100.589,00 USD’nin 11/10/2010 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya verilmesine" karar verilmiştir.

Buna göre, mahkemece, Devlet bankalarının takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladıkları en yüksek faiz oranlarının ilgili bankalar genel müdürlüklerinden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınarak faiz hesabı yapılması ve sonuca gidilmesi gerekmesine rağmen, anılan yasal düzenleme kapsamında, kamu bankalarından USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına fiilen ödedikleri en yüksek faiz oranlarının sorulmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, herhangi bir dayanak belirtilmeksizin, USD alacağı yönünden en yüksek faizi Halk Bankasının verdiğinden bahisle birtakım faiz oranları üzerinden hesaplama yapıldığı görülmüştür. Öte taraftan, 28/12/2013 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 11. maddesine göre, İcra ve İflas Müdürlüklerindeki hukuki yardımlara ilişkin avukatlık ücreti, takip sonuçlanıncaya kadar yapılan bütün işlemlerin karşılığıdır. Aynı tarifenin 20. maddesi gereğince de, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.

Somut olayda, alacaklı tarafın, takipte, yabancı paranın fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı üzerinden talepte bulunduğu da nazara alındığında, açıklanan bu tarife hükümleri uyarınca, vekalet ücreti matrahının belirlenmesinde de, yabancı paranın tahsil tarihindeki kur karşılığının esas alınması ve icra dairesindeki hukuki yardım devam ettiği için muhtıranın düzenlendiği 19/12/2014 tarihinde geçerli olan tarifenin hesaplamada göz önünde bulundurulması gerekir.

Oysa, mahkemece hükme esas alınan 16/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda, takip tarihinde bildirilen harca esas bedelin, vekalet ücreti matrahı olarak esas alındığı görülmüştür.

O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve kurallar gözetilerek yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

12. HD. 28.05.2018 T. E: 2787, K: 5321