Avukatlık ücreti- Av. K. mad. 164/5-

Tarifeye Dayanılarak Karşı Tarafa Yüklenecek Vekâlet Ücretinin Avukata Ait Olmasının Anayasa’ya Aykırı Olmadığı-

Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin 5. fıkrasının birinci cümlesinin iptaline yönelik Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin itirazı Anayasa Mahkemesi’nin 10.04.2019 T. 154/18 s. kararı ile reddedilmiştir.

İtiraz Konusu Kural: İtiraz konusu kuralda, “mahkeme kararıyla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olduğu” hüküm altına alınmıştır.

Başvuru Gerekçesi: Başvuru kararında; “müvekkilin, avukatlık ücreti ödemesine rağmen, mahkemece müvekkil lehine belirlenen ücretin doğrudan avukata ait olmasının taraflara bu konuda farklı bir anlaşma yapma imkânı bırakmadığı, avukatlık mesleğine ayrıcalık tanıdığı, hak arama özgürlüğü ile adil yargılanma ilkelerini ihlal ettiği” belirtilerek “kuralın Anayasa’nın 10., 36. ve 48. maddelerine aykırı olduğu” ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi: Kuralda geçen ücret avukat ile müvekkil arasında yapılan sözleşmeden kaynaklanan avukatlık ücreti değil Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hükmedilen vekâlet ücretidir.

Davada haklı çıkan taraf lehine hükmedilen ve yargılama giderlerinden olan vekâlet ücreti, avukatın taraf olmadığı, sadece taraflardan birini hukuki yardım amacıyla temsil ettiği davada, bizzat taraf yararına hükmedilebilmesi usul hukuku kurallarından kaynaklanan bir zorunluluğa dayanmaktadır.

Davacı veya davalının davayı vekil aracılığıyla takip etmeleri kendi iradelerine bağlıdır. Avukatın hukuki yardımından yararlanmak ve davasını vekil aracılığıyla takip etmek isteyen kişi bu yardımın karşılığı olan meblağı veya değeri karşılamalıdır.

Vekâlet ücreti, savunma hakkının en önemli parçası olan hukuki danışmanlık görevinin, konunun uzmanı hukukçular tarafından yapılmasının doğal bir sonucudur. Dolayısıyla kişilerin bizzat dava açma veya davalarını avukatla takip etme imkânını ortadan kaldırmayan itiraz konusu kuralın hak arama özgürlüğüne aykırı olduğundan söz edilemez.

Öte yandan itiraz konusu kuralın avukatlık ücretinin vekil ile müvekkil arasındaki bir hukuki ilişkiden doğma niteliğini ve kişisel hak olma özelliğini değiştirdiği söylenemez. Kuralın emredici hukuk kuralı olmayıp tamamlayıcı bir hukuk kuralı olduğunda kuşku yoktur.

Bu bağlamda kuralın avukatlık sözleşmelerinde ücret kararlaştırılırken dava sonunda karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukatlık ücretine dâhil edilip edilmeyeceği hususunu gözeterek düzenleme yapmalarını engellemediği açıktır.

Tarafların eşit koşullarda özgür iradeleri ile düzenleyecekleri avukatlık sözleşmelerinin hukuki geçerliliği ve kapsamına müdahale teşkil etmeyen kuralın Anayasa’da koruma altına alınan sözleşme özgürlüğüne ve eşitlik ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’ya aykırı bulunmayarak itirazın reddine karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin 10.04.2019 T. 154/18 s. kararını görüntülemek için lütfen tıklayın.