Vasiyetnamenin tenkisi- Eksik alacağın tahsili- İbraname- Faiz alacağı-

İbra sözleşmesinde faiz alacağını saklı tutmaya yönelik bir beyanın bulunmadığı, ifa anına kadar yapılan herhangi bir bildirimin de olmadığı, durum ve koşullardan davacıların faiz alacağını saklı tuttukları da anlaşılmadığından ibra sözleşmesinin faiz alacağını da kapsadığının kabulü ile talep edilen faiz alacağının, ibra sözleşmesi ile sona erdirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-

Dava, alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi M...’ın 06/10/2010 tarihinde vefat ettiğini, murisin vefatından önce düzenleme şeklinde vasiyetname ile davalı vakıfta bulunan birikimini davacılar arasında eşit şekilde paylaştırılmasını vasiyet ettiğini, murisin ölümüyle birlikte vasiyetnamenin açıldığını, mirasçılardan E...’ın saklı payına tecavüz edildiği gerekçesiyle Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/163 esas sayılı dosyasında vasiyetnamenin tenkisi davası açtığını, davanın kısmen kabul edilmesi sonucu dava dışı mirasçıların icra yoluyla hisselerine düşen miktarı aldıklarını, murisin birikiminden bakiye kalan miktarın eşit şekilde davalı vakıf tarafından müvekkillerine 16/12/2013 tarihinde ödendiğini ancak ödemenin eksik yapıldığını, ödenen bedelin murisin ölüm tarihinden itibaren davalı vakıf tarafından nemalandırıldığı, bu nedenle diğer vakıf üyelerinin nema veya faiz şeklinde almış oldukları miktar da hesaplanarak ödenmesi gerektiğini belirterek eksik yapılan alacağın davalıdan tahsili isteminde bulunmuştur.

Davalı vekili; müvekkili vakfın mevzuata uygun hareket ettiğini, yapılan ödemelerin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacıların murisinin ölümü ile davalı vakfa başvuruda bulundukları süre arasındaki gün sayısı ile davacıların sabit tenkis oranları da dikkate alınarak hesaplanan faiz alacağının davacılara miras payları oranında ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya kapsamından, davacılar ile davalı vakıf arasında 16/12/2013 tarihinde “İbraname” başlıklı bir belge tanzim edildiği, buna göre davacıların 06/10/2010 tarihinde vefat eden murisleri M...’ın davalı vakıfta mevcut “Ölüm Halinde Toptan Ödeme” şeklindeki ek sosyal güvenlik yardımı dahil tüm haklarını tamamen aldıklarını ve bundan sonra davalı vakıfla ilgili alacak, birikim vb. hiçbir hak talebinde bulunmayacaklarını kabul, beyan ve taahhüt ettiklerini, anılan ibranamenin her bir davacı tarafından ayrı ayrı imzalandığı anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 131. maddesinde asıl borca bağlı hak ve borçların sona ermesi düzenlenmiş olup, bu maddeye göre, asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur. İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu durumda faizler ve ceza koşulu istenebilir. Borcu sona erdiren hallerden biri olan ibra sözleşmesini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 132. maddesine göre ise, borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.

TBK.’nun 131. ve 132. madde hükümleri somut olay ile birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında düzenlenen ibra sözleşmesinde davacılar tarafından, faiz alacağını saklı tutmaya yönelik bir beyanın bulunmadığı ifa anına kadar yapılan herhangi bir bildirimin de olmadığı, durum ve koşullardan davacıların faiz alacağını saklı tuttukları da anlaşılmadığından ibra sözleşmesinin faiz alacağını da kapsadığının kabulü gerekmektedir. Mahkemece, talep edilen faiz alacağının, ibra sözleşmesi ile sona erdirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

4. HD. 03.04.2018 T. E: 2016/8093, K: 2609